Either Case İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Either Case İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

CASE

Case kelimesi Türkçede “dava” veya “durum” anlamına gelir. İngilizce dilinde ise farklı anlamları vardır.

  1. I have to present my case in court tomorrow. (Davamı yarın mahkemede sunmam gerekiyor.)
  2. He is the only witness in the case. (O, davadaki tek tanık.)
  3. She’s been working on the case for weeks. (Haftalardır dava üzerinde çalışıyor.)
  4. The police are investigating the case. (Polis, olayı araştırıyor.)
  5. The suspect was charged with murder in this case. (Şüpheli, bu davada cinayetle suçlandı.)
  6. The lawyer argued her case in front of the jury. (Avukat, jüri önünde davasını savundu.)
  7. The case was dismissed due to lack of evidence. (Kanıt yetersizliği nedeniyle dava reddedildi.)
  8. I need to buy a new phone case. (Yeni bir telefon kılıfı almam gerekiyor.)
  9. She packed her jewelry in a velvet case. (Takılarını kadife bir kılıfa yerleştirdi.)
  10. The suitcase was too heavy to lift. (Bavul kaldırmak için çok ağırdı.)
  11. The company presented a strong business case for the new product. (Şirket, yeni ürün için güçlü bir işletme durumu sundu.)
  12. The patient’s case is quite complicated. (Hastanın durumu oldukça karmaşıktır.)
  13. The medicine was kept in a locked case. (İlaç kilitli bir kutuda saklandı.)
  14. The detectives were able to solve the case in a matter of days. ( Dedektifler, olayı birkaç gün içinde çözebildiler.)
  15. The suitcase was lost during the flight. (Bavul uçuş sırasında kayboldu.)
  16. The defendant pleaded guilty in the case. (Sanık, davada suçlu olduğunu itiraf etti.)
  17. We need to prepare a strong case to convince the investors. (Yatırımcıları ikna etmek için güçlü bir dava hazırlamalıyız.)
  18. I accidentally dropped my phone case and it cracked. (Telefon kılıfımı yanlışlıkla düşürdüm ve çatladı.)
  19. The company is facing a legal case filed by its former employees. (Şirket, eski çalışanları tarafından açılan bir yasal dava ile karşı karşıya.)
  20. She kept her makeup in a small case. (Makyajını küçük bir kutuda sakladı.)

EITHER

Either kelimesi “her ikisinden biri” anlamına gelir ve genellikle bir seçenek sunarken kullanılır. Aynı zamanda “her ikisi de” anlamı da vardır.

  1. You can either stay here or come with me. (Burada kalabilirsin ya da benimle gelirsin.)
  2. Either way, we’ll have to make a decision soon. (Her halükarda, yakında bir karar vermek zorunda kalacağız.)
  3. She didn’t like either of the options presented to her. (Ona sunulan seçeneklerden hiçbirisini beğenmedi.)
  4. You can have either the blue or the red one. (Mavi olanı ya da kırmızı olanı seçebilirsin.)
  5. We can meet either at the park or at the café. (Parkta ya da kafede buluşabiliriz.)
  6. Either the dog or the cat knocked over the vase. (Ya köpek ya da kedi vazoyu devirdi.)
  7. You can choose either the chicken or the fish for dinner. (Akşam yemeği için ya tavuğu ya da balığı seçebilirsin.)
  8. I don’t like either of these movies. (Bu filmlerin hiçbirini sevmiyorum.)
  9. Either you help me with this or I’ll do it myself. (Ya bana bununla yardım edersin ya da kendim yapacağım.)
  10. We can either take the bus or walk to the station. (İstasyona otobüsle veya yürüyerek gidebiliriz.)
  11. Either my watch is slow or we’re running late. (Saatim ya yanıltıyor ya da geç kalıyoruz.)
  12. You can either study hard or fail the exam. (Ya sıkı çalışırsın ya da sınavda başarısız olursun.)
  13. She can speak either Spanish or French fluently. (Akıcı şekilde İspanyolca ya da Fransızca konuşabiliyor.)
  14. Either I misunderstood you or you didn’t explain it clearly. (Ya seni yanlış anladım ya da açıkça açıklamadın.)
  15. We can either buy a new car or repair the old one. (Ya yeni bir araba alabiliriz ya da eski olanı tamir edebiliriz.)
  16. Either he’s telling the truth or he’s a really good liar. (Ya doğruyu söylüyor ya da gerçekten iyi bir yalancı.)
  17. You can either accept the job offer or decline it. (İş teklifini ya kabul edebilirsin ya da reddedebilirsin.)
  18. Either we start the project now or postpone it until next month. (Ya projeye şimdi başlarız ya da gelecek ay erteleyebiliriz.)
  19. She can wear either the blue dress or the green one to the party. (Partide ya mavi elbiseyi ya da yeşil olanı giyebilir.)
  20. Either we go to the beach or the mountains for vacation. (Tatilde ya sahile ya da dağlara gidebiliriz.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.