Dunk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dunk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dunk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı: Dunk, basketbol veya voleybol gibi bir takım sporunda topu hızla yukarı kaldırıp, pota veya fileye sert bir şekilde göndermek anlamına gelir.

1. I saw Michael Jordan dunk the ball during the game. (Michael Jordan’ı oyun sırasında topu smaç yaparken gördüm.)
2. He managed to dunk the ball despite his short height. (Kısa boyuna rağmen topu smaç yapmayı başardı.)
3. She jumped so high to dunk the ball that everyone was amazed. (Topu smaç yapmak için o kadar yükseğe sıçradı ki herkes şaşkına döndü.)
4. The basketball player missed the dunk and the ball hit the rim. (Basketbolcu smacı kaçırdı ve top kenara çarptı.)
5. He has been practicing his dunks for weeks. (Haftalardır smaçlarını çalışıyor.)
6. The crowd cheered as the player made a successful dunk. (Oyuncu başarılı bir smaç yapınca seyirci tezahüratlar yaptı.)
7. She dunked the ball with such force that the backboard shook. (Topu o kadar sert smaçladı ki, arka panoda sallandı.)
8. The basketball coach was pleased with the team’s ability to dunk. (Basketbol antrenörü, takımın smaç yapma yeteneğinden memnun kaldı.)
9. He tried to dunk the ball but was blocked by the opponent. (Topu smaç yapmaya çalıştı ama rakip tarafından engellendi.)
10. The player’s dunking skills are what set him apart from others on the team. (Oyuncunun smaç yapma becerileri, takımdaki diğerlerinden ayrılan özellikleridir.)
11. The basketball player’s favorite move was to dunk the ball with two hands. (Basketbolcu, topu iki eliyle smaç yapmayı en sevdiği hareket olarak belirledi.)
12. He had never been able to dunk before, but after months of training, he finally achieved it. (Daha önce hiç smaç yapamamıştı ama antrenmanlar sonrası nihayet başardı.)
13. The player’s height was an advantage when it came to dunking. (Oyuncunun boyu smaç yaparken avantaj sağladı.)
14. The basketball hoop was too high for him to dunk without jumping. (Basketbol potası, zıplamadan smaç yapmak için onun için çok yüksekti.)
15. She dunked the ball in one swift motion, impressing everyone. (Tek bir akıcı hareketle topu smaçladı ve herkesi etkiledi.)
16. The basketball player’s specialty was his ability to dunk from long distances. (Basketbolcunun uzun mesafelerden smaç yapma yeteneği, özelliğiydi.)
17. The player attempted to dunk but missed, causing the ball to bounce off the

backboard. (Oyuncu smaç yapmaya çalıştı ama kaçırdı ve top arka panelden geri döndü.)
18. His coach encouraged him to work on his jumping ability to improve his dunks. (Antrenörü, smaçlarını geliştirmek için zıplama yeteneğini çalışması konusunda teşvik etti.)

19. She was known for her powerful dunks that could shake the entire arena. (O, bütün arenayı sarsacak güçteki smaçlarıyla tanınırdı.)
20. The player dunked the ball with such style and flair that the crowd went wild. (Oyuncu, o kadar tarz ve hünerle topu smaçladı ki seyirciler coştu.)

Türkçe Karşılıklar:

• smaç yapmak
• topu yukarı kaldırıp, sert bir şekilde pota veya fileye göndermek.