Ducking İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ducking İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ducking İle İlgili Cümleler

Ducking kelimesi Türkçe’de “başını öne eğmek, eğilerek kurtulmak” anlamına gelir.

  1. I had to duck to avoid hitting my head on the low ceiling. (Ben kafamı alçak tavana çarpmamak için öne eğmek zorunda kaldım.)
  2. She quickly ducked behind the tree to hide from the rain. (Yağmurdan saklanmak için hızla ağacın arkasına eğildi.)
  3. He ducked under the table to avoid the flying object. (Uçan nesneden kaçınmak için masanın altına eğildi.)
  4. The boxer ducked the opponent’s punch and counterattacked. (Boksör rakibinin yumruğundan kaçındı ve karşı saldırıya geçti.)
  5. The ducklings followed their mother as she ducked under the fence. (Ormanın altından geçerken annelerinin peşinden giden ördek yavruları.)
  6. I had to duck my head down to avoid the low-hanging branch. (Düşük dalı önlemek için başımı öne eğmek zorunda kaldım.)
  7. The children had to duck to fit through the small entrance. (Çocuklar küçük girişten geçebilmek için başlarını öne eğmek zorunda kaldılar.)
  8. The soccer player ducked to avoid the ball coming towards his face. (Futbolcu top yüzüne gelmemek için başını öne eğdi.)
  9. The victim ducked the knife attack and ran away. (Mağdur bıçak saldırısından kaçınarak kaçtı.)
  10. I had to duck down and crawl through the narrow tunnel. (Dar tünelin altına eğilip sürünmek zorunda kaldım.)
  11. The soldier ducked behind the wall to avoid getting shot. (Asker ateş edilmesinden kaçınmak için duvarın arkasına eğildi.)
  12. The tennis player ducked to return the ball. (Tenis oyuncusu topu geri döndürmek için başını öne eğdi.)
  13. I had to duck to avoid the low-flying airplane. (Alçak uçan uçaktan kaçınmak için başımı öne eğmek zorunda kaldım.)
  14. The dancer ducked and weaved around the stage. (Dansçı sahnede öne eğilerek döndü.)
  15. The hiker had to duck under the fallen tree to continue the trail. (Yürüyüşçü parkurda devrilmiş ağacın altından eğilmek zorunda kaldı.)
  16. The player ducked to avoid the dodgeball coming towards him. (Oyuncu üzerine gelen dodgeball’dan kaçınmak için başını öne eğdi.)
  17. I had to duck down to see under the table. (Masa altını görmek için başımı öne eğmek zorunda kaldım.)
  18. The swimmer ducked under the water to avoid the waves. (Yüzücü dalgaları önlemek için

suda dalıp başını öne eğdi.)
19. The child ducked to avoid the balloon hitting his face. (Çocuk balonun yüzüne gelmemesi için başını öne eğdi.)

  1. The gymnast had to duck and roll to avoid injury during the routine. (Jimnastik rutini sırasında yaralanmayı önlemek için başını öne eğdi ve yuvarlandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.