Duck İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Duck İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Duck (Ördek)

Ördek, su kuşlarından biridir. Genellikle göl, nehir, dere ve denizlerde yaşarlar. Etleri lezzetli ve yağlıdır. Ayrıca insanlar tarafından evcil hayvan olarak da beslenebilirler.

  1. The duck was swimming in the pond. (Ördek, gölette yüzüyordu.)
  2. My aunt has a pet duck named Daisy. (Teyzem, Daisy adında bir evcil ördek besliyor.)
  3. The hunter aimed his gun at the flock of ducks. (Avcı, ördek sürüsüne silahını doğrulttu.)
  4. I love feeding the ducks at the park. (Parkta ördekleri beslemeyi seviyorum.)
  5. The ducklings followed their mother across the pond. (Yavru ördekler, annelerinin ardından gölün üzerinden geçti.)
  6. Ducks have waterproof feathers. (Ördeklerin su geçirmez tüyleri vardır.)
  7. The farmer raises ducks for their eggs. (Çiftçi, ördeklerin yumurtaları için yetiştirir.)
  8. The duck quacked loudly. (Ördek gürültülü bir şekilde öttü.)
  9. We had roast duck for dinner last night. (Dün akşam yemeği için fırında ördek pişirdik.)
  10. The pond was filled with ducks of all shapes and sizes. (Göl, her şekil ve boyutta ördeklerle doluydu.)
  11. The duck waddled across the road. (Ördek, yolun karşısına tırmanırken yürüdü.)
  12. The ducks took flight when they heard the loud noise. (Ördekler, yüksek ses duyduklarında uçuşa geçti.)
  13. The children chased the ducks around the park. (Çocuklar, parkta ördekleri kovaladılar.)
  14. The duck pond is a popular spot for tourists. (Ördek göleti, turistlerin popüler bir noktasıdır.)
  15. The duck laid a clutch of eggs in the reeds. (Ördek, kamışlarda bir yumurta takımı bıraktı.)
  16. The duck’s feathers were a mix of brown and green. (Ördeğin tüyleri, kahverengi ve yeşil karışımıydı.)
  17. The chef prepared a delicious duck confit. (Şef, lezzetli bir ördek confit hazırladı.)
  18. The duck swam gracefully across the lake. (Ördek, zarifçe gölün üzerinde yüzdü.)
  19. The ducklings huddled together to keep warm. (Yavru ördekler, sıcak kalmak için bir araya geldiler.)
  20. The duck pecked at the bread crumbs on the ground. (Ördek, yerdeki ekmek kırıntılarını gagaladı.)
  1. I saw a mother duck leading her ducklings to the water. (Bir anne ördek, yavrularını suya götürürken gördüm.)
  2. The duck paddled its feet to stay afloat. (Ördek, su üstünde kalabilmek için ayaklarını çırpıyordu.)
  3. The children were delighted to see the ducklings hatch from their eggs. (Çocuklar, yavru ördeklerin yumurtalardan çıkmasına çok sevindiler.)
  4. The duck’s quacking woke me up early in the morning. (Ördeğin ötmesi sabah erken uyandırdı beni.)
  5. The duck’s bill is flat and broad. (Ördeğin gagası düz ve geniş.)
  6. I took a picture of the duck family swimming in the pond. (Ördek ailesinin gölette yüzmesinin fotoğrafını çektim.)
  7. The duck’s webbed feet help it swim faster. (Ördeğin paçalı ayakları, daha hızlı yüzebilmesine yardımcı olur.)
  8. The duck preened its feathers to keep them clean. (Ördek, tüylerini temiz tutmak için onları düzeltti.)
  9. The duck’s eggs are smaller than chicken eggs. (Ördek yumurtaları, tavuk yumurtalarından daha küçüktür.)
  10. The duck quacked happily when it saw its owner. (Ördek, sahibini gördüğünde mutlu bir şekilde öttü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.