Droopy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Droopy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Droopy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Droopy kelimesi Türkçede “sarkık” anlamına gelir. Aşağıda Droopy kelimesinin İngilizce cümlelerde kullanımına örnekler verilmiştir:

  1. My dog’s ears are droopy when he’s sad. (Köpeğimin kulakları üzgün olduğunda sarkık olur.)
  2. The plant looks droopy because it needs water. (Bitki suya ihtiyaç duyduğu için sarkık görünüyor.)
  3. She had a droopy smile on her face after hearing the news. (Haberleri duyduktan sonra yüzünde sarkık bir gülümseme vardı.)
  4. The curtains in the room had a droopy appearance. (Odadaki perdeler sarkık bir görünüme sahipti.)
  5. The clown had droopy pants that kept falling down. (Palyaço düşmeye devam eden sarkık pantolonları vardı.)
  6. The droopy flowers needed to be pruned to revive them. (Sarkık çiçekleri canlandırmak için budanmaları gerekiyordu.)
  7. He had a droopy posture due to his weak muscles. (Zayıf kasları nedeniyle sarkık bir duruşu vardı.)
  8. The balloons looked droopy after the party was over. (Parti bittiğinde balonlar sarkık görünüyordu.)
  9. The wet clothes hung on the line with a droopy appearance. (Islak giysiler sarkık bir görünümle çamaşır ipine asılmıştı.)
  10. The old man had droopy eyelids that made him look tired all the time. (Yaşlı adamın sarkık göz kapakları tüm zamanları yorgun görünmesine neden oldu.)
  11. The roof of the old house was droopy and needed to be fixed. (Eski evin çatısı sarkıktı ve tamir edilmeliydi.)
  12. The teacher’s voice sounded droopy and monotone during the lecture. (Öğretmenin sesi ders sırasında sarkık ve monotondu.)
  13. The cake had a droopy appearance because it was left out in the sun. (Pasta güneşte bırakıldığı için sarkık bir görünüme sahipti.)
  14. The balloons started to look droopy as the air leaked out of them. (Hava kaçtıkça balonlar

sarkık görünmeye başladı.)
15. The old sofa had a droopy cushion that needed to be replaced. (Eski koltukta değiştirilmesi gereken sarkık minder vardı.)

  1. The gymnast’s performance was affected by her droopy posture. (Jimnastikçinin performansı sarkık duruşundan etkilendi.)
  2. The drenched umbrella looked droopy as it dripped with rainwater. (Sırılsıklam şemsiye yağmur suyu damlayarak sarkık görünüyordu.)
  3. The cat’s tail was droopy as it walked away from its food bowl. (Kedinin kasesinden uzaklaşırken kuyruğu sarkık görünüyordu.)
  4. The flowers in the vase had a droopy appearance because they were wilting. (Vazodaki çiçekler soluk oldukları için sarkık bir görünüme sahipti.)
  5. The actor’s droopy eyes conveyed a sense of sadness in the movie scene. (Aktörün sarkık gözleri, film sahnesinde bir üzüntü hissi iletiyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.