Dribble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dribble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dribble İle İlgili Cümleler

Dribble, basketbolda topu yere düşürmeden çevirerek hareket etmek anlamına gelir. İşte, dribble kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler:

  1. He has an amazing ability to dribble the ball past defenders. (Olağanüstü bir yeteneği var, defans oyuncularının önünden topu dribbling ile geçirebiliyor.)
  2. She started dribbling the ball towards the goal. (Hedefe doğru topu dribbling ile sürmeye başladı.)
  3. The coach taught us how to dribble effectively. (Koç bize nasıl etkili bir şekilde dribbling yapabileceğimizi öğretti.)
  4. He lost control of the ball while dribbling down the court. (Sahanın ortasından dribbling yaparken topun kontrolünü kaybetti.)
  5. She is known for her fancy dribbling skills. (O, fantezi dribbling yetenekleri ile tanınıyor.)
  6. He used his quickness and dribbling ability to create open shots for his teammates. (Takım arkadaşlarına açık şut pozisyonları yaratmak için hızlılığını ve dribbling yeteneğini kullandı.)
  7. The point guard dribbled the ball up the court. (Oyun kurucu, topu sahada dribbling yaparak ilerletti.)
  8. She practices dribbling every day to improve her ball-handling skills. (Top tutma yeteneklerini geliştirmek için her gün dribbling çalışmaları yapar.)
  9. The defender tried to steal the ball, but the player was able to dribble away from her. (Defans oyuncusu topu çalmaya çalıştı, ancak oyuncu ondan dribbling yaparak uzaklaşabildi.)
  10. He uses his height and long arms to protect the ball while dribbling. (Dribbling yaparken topu korumak için boyunu ve uzun kollarını kullanır.)
  11. The crowd cheered as the player dribbled past the defender and made a layup. (Oyuncu, defans oyuncusunun önünden topu dribbling yaparak geçip bir layup attığında seyirci coşkuyla alkışladı.)
  12. She dribbled the ball between her legs to show off her skills. (Yeteneklerini göstermek için topu bacakları arasından dribbling yaparak geçirdi.)
  13. He faked out the defender with a quick dribble move. (Hızlı bir dribbling hareketiyle defans oyuncusunu atlatmayı başardı.)
  14. The player’s dribbling ability allowed her to create her own shot. (Oyuncunun dribbling yeteneği kendi şutunu yaratmasına izin verdi.)
  15. He focused on his dribbling technique to improve his overall game. (Genel oyununu geliştirmek için dribbling tekniğine odaklandı.)
  16. The point guard used his dribbling skills to break the opponent’s press. (Oyun kurucu, rakibin baskısını kırmak için dribbling becerilerini kullandı.)
  17. She was able to drib

…ble past two defenders and score an easy layup. (İki defans oyuncusunun önünden topu dribbling yaparak geçti ve kolay bir layup attı.)
18. The coach emphasized the importance of proper footwork while dribbling. (Koç, dribbling yaparken doğru ayak çalışmasının önemini vurguladı.)

  1. The player’s dribbling skills were crucial in breaking the full-court press. (Oyuncunun dribbling yetenekleri tam saha presini kırmada kritikti.)
  2. She used a crossover dribble to shake off her defender and get to the basket. (Defans oyuncusundan kurtulmak ve potaya gitmek için çapraz dribbling kullandı.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve turuncu yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.