Drench İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Drench
Drench kelimesi “sırılsıklam etmek” anlamına gelir.
-
It started to rain heavily and drenched everyone in the park.
(Tam anlamıyla yağmur yağmaya başladı ve parktaki herkesi sırılsıklam etti.) -
The firefighter drenched the burning building with water to extinguish the fire.
(İtfaiyeci yangını söndürmek için binayı suyla sırılsıklam etti.) -
I got drenched while waiting for the bus in the rain.
(İstasyonda otobüs beklerken yağmurda sırılsıklam oldum.) -
The plant needs to be drenched with water once a week to stay healthy.
(Bitki sağlıklı kalmak için haftada bir kez suyla sırılsıklam edilmelidir.) -
The unexpected wave drenched us while we were swimming in the ocean.
(Beklenmedik dalga okyanusta yüzerken bizi sırılsıklam etti.) -
I accidentally drenched my phone in water and it stopped working.
(Telefonumu yanlışlıkla suya sırılsıklam ettim ve çalışmayı durdurdu.) -
The kids were having fun drenching each other with water balloons in the backyard.
(Çocuklar arka bahçede su balonlarıyla birbirlerini sırılsıklam etmekten keyif alıyorlardı.) -
The rain was so heavy that it drenched the streets and caused flooding.
(Yağmur o kadar şiddetliydi ki sokakları sırılsıklam etti ve sel felaketi yaşandı.) -
The coach made the soccer players run laps until they were drenched in sweat.
(Antrenör futbolcuların terlerine kadar sırılsıklam olana kadar tur koşturdu.) -
I always bring an umbrella with me during the rainy season so I don’t get drenched.
(Yağışlı mevsim boyunca her zaman yanımda bir şemsiye getiririm, böylece sırılsıklam olmam.) -
The sudden downpour drenched the wedding guests and ruined their outfits.
(Beklenmedik sağanak düğün konuklarını sırılsıklam etti ve kıyafetlerini mahvetti.) -
The car broke down during the storm and we were drenched while trying to fix it.
(Araba fırtına sırasında bozuldu ve tamir etmeye çalışırken sırılsıklam olduk.) -
The irrigation system automatically drenches the fields with water at regular intervals.
(Sulama sistemi düzenli aralıklarla tarlaları otomatik olarak suyla sırılsıklam eder.) -
I accidentally drenched my boss with coffee during the meeting and felt embarrassed.
(Toplantı sırasında patronumu yanlışlıkla kahveyle sırılsıklam ettim ve utanç duydum.) -
The water ride at the amusement park drenched us from head to toe. <
br>
(Sinemalı parktaki su oyuncağı bizi baştan ayağa sırılsıklam etti.)
-
The rain was so heavy that it drenched the camping gear and made everything wet.
(Yağmur o kadar şiddetliydi ki kamp malzemelerini sırılsıklam etti ve her şeyi ıslattı.) -
The gardener drenched the plants with pesticide to get rid of the bugs.
(Bahçıvan, böcekleri yok etmek için bitkileri pestisit ile sırılsıklam etti.) -
We had to cancel the outdoor concert because the rain was drenching the stage.
(Yağmur sahneyi sırılsıklam ettiği için açık hava konserini iptal etmek zorunda kaldık.) -
The roof leaked during the storm and drenched the furniture in the living room.
(Fırtına sırasında çatı sızdırdı ve oturma odasındaki mobilyaları sırılsıklam etti.) -
The swimmer was drenched with victory as he crossed the finish line first.
(Yüzücü, ilk sırada bitiş çizgisini geçerken zaferle sırılsıklam oldu.)
Hemen Yorum Yaz