Draught İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Draught İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Draught Nedir?

Draught, İngilizce bir kelime olup “esinti, hava akımı, gemi su çekimi, bir içeceğin şişeleme öncesi işlemi” gibi anlamlara gelmektedir.

Örnek Cümleler:

1. I felt a cold draught coming from the open window. (İçerden açık olan pencereden soğuk bir esinti hissettim.)
2. The castle’s drawbridge was raised to prevent draughts from entering. (Kale köprüsü, esintilerin içeri girmesini engellemek için kaldırıldı.)
3. The wind draughts through the trees made a eerie sound. (Rüzgar, ağaçlar arasından esen bir esinti yaparak ürkütücü bir ses çıkardı.)
4. The pub was quite chilly due to the draught from the front door. (Ön kapıdan gelen esinti nedeniyle bar oldukça serindi.)
5. The lighthouse keeper was warned of an impending draught. (Deniz feneri bekçisi, yaklaşan bir fırtınanın haberi verildi.)
6. The draught from the air conditioner was making the room uncomfortable. (Klimadan gelen hava akımı odayı rahatsız ediyordu.)
7. The carriage was stuck in a deep draught and couldn’t move. (Araba, derin bir çamura saplanmıştı ve hareket edemiyordu.)
8. The ship’s draught was too deep to enter the shallow harbor. (Gemi su çekimi, sığ limana girmek için çok derindi.)
9. The bartender had to pour another draught of beer. (Barmen, bir bardak bira daha doldurmak zorunda kaldı.)
10. The soldiers felt a welcome draught of cool air after the long march. (Askerler, uzun yürüyüşten sonra hoş bir serin hava akımı hissettiler.)
11. The draught horse pulled the heavy load effortlessly. (Su çeken at, ağır yükü zahmetsizce çekti.)
12. The architects made sure to account for the draughts in the building’s design. (Mimarlar, binanın tasarımında esintileri hesaba katmaya özen gösterdiler.)
13. The magician created a draught of smoke to conceal

the disappearing act. (Sihirbaz, kaybolan numarayı gizlemek için duman bir esinti yarattı.)
14. The winemaker checked the draught of the wine before bottling it. (Şarap üreticisi, şişelemeden önce şarabın fermentasyon oranını kontrol etti.)

15. The athlete felt a refreshing draught of water after running a marathon. (Sporcu, maraton koşusundan sonra ferahlatıcı bir su esintisi hissetti.)
16. The window was left open, causing a draught in the room. (Pencere açık bırakıldı ve oda da bir hava akımı oluştu.)
17. The brewer carefully poured the draught beer into a pint glass. (Bira yapım ustası, dikkatlice fıçı birası bir pint bardağına doldurdu.)
18. The ship’s draught had to be adjusted in order to navigate through the canal. (Gemi su çekimi, kanaldan geçmek için ayarlanması gerekiyordu.)
19. The farmhouse was susceptible to draughts due to its old and drafty windows. (Çiftlik evi, eski ve hava alıp veren pencereleri nedeniyle esintilere karşı hassastı.)
20. The artist sketched a draught of the landscape before starting the painting. (Sanatçı, resme başlamadan önce manzaranın bir eskizini çizdi.)