Downer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Downer Nedir?

Downer, bir kişinin moralini veya enerjisini düşüren bir şeydir.

Örnek Cümleler:

1. I hate being around Debbie. She’s such a downer.

   (Debbie ile birlikte olmaktan nefret ediyorum. O gerçekten moral bozucu biri.)

2. The rainy weather was a real downer on our picnic plans.

   (Yağmurlu hava piknik planlarımızda gerçekten bir moral bozucuydu.)

3. After her dog died, she was a real downer to be around.

   (Köpeği öldükten sonra, onun yanında olmak gerçekten moral bozucuydu.)

4. The news of the company’s bankruptcy was a huge downer for the employees.

   (Şirketin iflas haberleri çalışanlar için büyük bir moral bozucuydu.)

5. He always talks about the negative aspects of things; he’s such a downer.

   (Her zaman şeylerin olumsuz yönlerinden bahseder; o gerçekten moral bozucu.)

6. Her constant complaining was a real downer during the trip.

   (Sürekli şikayet etmesi gezide gerçekten moral bozucuydu.)

7. The loss of his job was a huge downer for him.

   (İşini kaybetmek onun için büyük bir moral bozucuydu.)

8. The ending of the movie was a real downer.

   (Filmin sonu gerçekten moral bozucuydu.)

9. She always brings the mood down with her negative attitude.

   (Negatif tutumuyla her zaman havayı bozar.)

10. The constant rain was a downer on our vacation.

    (Sürekli yağan yağmur tatilimizde moral bozucuydu.)

11. His criticism of everything was a real downer.

    (Her şeyi eleştirmesi gerçekten moral bozucuydu.)

12. The cancellation of the concert was a downer for all the fans.

    (Konserin iptali tüm hayranlar için moral bozucuydu.)

13. Her constant negativity was a downer on the workplace.

    (Sürekli negatifliği işyerinde moral bozucuydu.)

14. style=”color:blue;font-weight:bold”>The constant traffic jams were a downer on his daily commute.

    (Sürekli trafik sıkışıklıkları onun günlük iş yolculuğunda moral bozucuydu.)

15. The constant noise from construction was a downer for the residents.

    (Yapı çalışmalarından gelen sürekli gürültü sakinler için moral bozucuydu.)

16. Her constant complaining about her job was a real downer for her co-workers.

    (İşinden sürekli şikayet etmesi iş arkadaşları için gerçekten moral bozucuydu.)

17. The news of his illness was a huge downer for his family.

    (Hastalığı hakkındaki haber ailesi için büyük bir moral bozucuydu.)

18. The constant rain was a downer on the outdoor event.

    (Sürekli yağan yağmur açık hava etkinliğinde moral bozucuydu.)

19. Her pessimistic outlook on life was a real downer.

    (Hayata yönelik kötümser bakış açısı gerçekten moral bozucuydu.)

20. The constant delays were a downer on the flight experience.

    (Sürekli gecikmeler uçuş deneyiminde moral bozucuydu.)

21. The constant power outages were a downer on the quality of life in the area.

    (Sürekli elektrik kesintileri bölgedeki yaşam kalitesinde moral bozucuydu.)

22. Her constant criticism of others was a real downer.

    (Diğer insanları sürekli eleştirmesi gerçekten moral bozucuydu.)

23. The news of the team’s loss was a downer for the fans.

    (Takımın kaybı hakkındaki haber taraftarlar için moral bozucuydu.)