Do-Gooder İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Do-Gooder İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Do-Gooder Nedir?

Do-gooder, genellikle insanlara yardım etmek için çalışan ve toplumda iyi bir izlenim bırakmaya çalışan bir kişi için kullanılan bir argo terimdir. Bu kişiler genellikle sosyal sorumluluk projelerinde ve yardım faaliyetlerinde yer alırlar.

Örnek cümleler:

  1. She is always volunteering at the homeless shelter. She is a true do-gooder. (O, her zaman evsizler barınağına gönüllü olur. O, gerçek bir iyilik yapıcısıdır.)
  2. John spent his Saturday cleaning up the local park. He’s such a do-gooder. (John Cumartesi gününü yerel parkı temizleyerek geçirdi. O, gerçekten iyilik yapmaya çalışan biri.)
  3. The do-gooder donated half of his salary to charity. (İyilik yapmaya çalışan kişi maaşının yarısını hayır kurumuna bağışladı.)
  4. I’m not a do-gooder, but I try to help people whenever I can. (Ben bir iyilik yapıcısı değilim ama elimden geldiğince insanlara yardım etmeye çalışırım.)
  5. She always tries to make the world a better place. She’s a true do-gooder. (O, her zaman dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışır. O, gerçek bir iyilik yapıcısıdır.)
  6. The do-gooder organized a fundraiser to help the local animal shelter. (İyilik yapmaya çalışan kişi, yerel hayvan barınağına yardım etmek için bir bağış toplama etkinliği düzenledi.)
  7. He’s always doing good deeds for others. He’s definitely a do-gooder. (O, her zaman başkalarına iyi işler yapar. Kesinlikle bir iyilik yapıcısıdır.)
  8. The do-gooder spent his weekend building houses for the homeless. (İyilik yapmaya çalışan kişi, hafta sonunu evsizler için ev yaparak geçirdi.)
  9. She volunteers at the hospital every weekend. She’s a real do-gooder. (O, her hafta sonu hastanede gönüllü olur. Gerçek bir iyilik yapıcısı.)
  10. The do-gooder founded a non-profit organization to help underprivileged children. (İyilik yapmaya çalışan kişi, dezavantajlı çocuklara yardım etmek için kâr amacı gütmeyen bir kuruluş kurdu.)
  11. The do-gooder spent his entire vacation building a school in a developing country. (İyilik yapmaya çalışan kişi, tüm tatilini gelişmekte olan bir ülkede okul yaparak geçirdi.)
  12. She’s always donating to charity. She’s a true do-gooder. (O, her zaman hayır kurumlarına bağış yapıyor. Gerçek bir iyilik yapıcısı.)
  13. The do-gooder organized a clothing drive for the homeless. (İyilik yapmaya çalışan kişi, evsizler için bir giysi toplama kampanyası düzenledi.)
  14. He’s

constantly looking for ways to help others. He’s definitely a do-gooder. (O, sürekli olarak başkalarına yardım etmek için yollar arıyor. Kesinlikle bir iyilik yapıcısı.)
15. The do-gooder started a community garden to provide fresh produce for low-income families. (İyilik yapmaya çalışan kişi, düşük gelirli aileler için taze ürün sağlamak amacıyla bir topluluk bahçesi başlattı.)

  1. She’s always involved in social justice causes. She’s a true do-gooder. (O, her zaman sosyal adalet hareketlerinde yer alıyor. Gerçek bir iyilik yapıcısı.)
  2. The do-gooder organized a group of volunteers to clean up the local beach. (İyilik yapmaya çalışan kişi, yerel plajı temizlemek için bir grup gönüllü topladı.)
  3. He’s always advocating for the rights of marginalized groups. He’s a true do-gooder. (O, her zaman marjinalleştirilmiş grupların haklarını savunuyor. Gerçek bir iyilik yapıcısı.)
  4. The do-gooder spent his retirement building homes for the less fortunate. (İyilik yapmaya çalışan kişi, emekliliğinde şanssız insanlar için ev yaparak geçirdi.)
  5. She’s always spreading positivity and kindness. She’s a true do-gooder. (O, her zaman olumlu düşünceler ve sevgi yayıyor. Gerçek bir iyilik yapıcısı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.