Dissimulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dissimulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dissimulate: (verb) – bir şeyi gizlemek veya saklamak için bilerek davranış veya ifadeleri değiştirmek

1. She tried to dissimulate her disappointment when she didn’t get the job. (İşe alınmadığı için hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı.)
2. He was able to dissimulate his anger and remained calm during the argument. (Tartışma sırasında öfkesini gizlemeyi başardı ve sakin kaldı.)
3. She dissimulated her fear when she walked through the dark alley. (Karanlık sokaktan geçerken korkusunu gizledi.)
4. He dissimulated his disgust and ate the unappetizing meal in front of him. (Tiksintisini gizledi ve önündeki iştah açıcı olmayan yemeği yedi.)
5. She dissimulated her jealousy and congratulated her friend on her success. (Kıskançlığını gizledi ve arkadaşını başarısı için tebrik etti.)
6. He dissimulated his pain and continued to play basketball despite his injury. (Acısını gizledi ve sakatlığına rağmen basketbol oynamaya devam etti.)
7. She dissimulated her boredom during the long lecture. (Uzun ders boyunca sıkıntısını gizledi.)
8. He dissimulated his surprise when he saw his old friend at the party. (Partide eski arkadaşını gördüğünde şaşkınlığını gizledi.)
9. She dissimulated her nervousness and delivered a confident speech. (Gerginliğini gizledi ve kendinden emin bir konuşma yaptı.)
10. He dissimulated his frustration and politely explained the situation to the customer. (Hayal kırıklığını gizledi ve müşteriye nazikçe durumu açıkladı.)
11. She dissimulated her sadness and smiled through the tears. (Üzüntüsünü gizledi ve gözyaşları arasında gülümsedi.)
12. He dissimulated his discomfort and pretended to enjoy the uncomfortable couch. (Rahatsızlığını gizledi ve rahatsız koltuğu beğendiğini taklit etti.)
13. She dissimulated her disapproval and nodded politely. (Onaylamadığını gizledi ve nazikçe başını salladı.)
14. He dissimulated his confusion and asked for clarification. (Kafasının karıştığını gizledi ve açıklama istedi.)
15. She dissimulated her disinterest and listened politely to the boring conversation. (İlgisizliğini gizledi ve sıkıcı konuşmaya nazikçe dinledi.)
16. He dissimulated his doubt and accepted the explanation without question. (Şüphesini gizledi ve sorgusuz sualsiz açıklamayı kabul etti.)
17. She dissimulated her irritation and responded calmly to the rude comment. (Tepkisini gizledi ve kaba yorum karşısında sakin bir şekilde yanıt verdi.)
18. He dissim

ulated his excitement and tried to act casual when he heard the good news. (Heyecanını gizledi ve iyi haberleri duyduğunda rahat bir şekilde davranmaya çalıştı.)
19. She dissimulated her suspicion and pretended to believe his excuse. (Kuşkularını gizledi ve bahanesine inanmış gibi yaptı.)

20. He dissimulated his guilt and denied any wrongdoing. (Suçluluğunu gizledi ve herhangi bir yanlış yapmadığını inkar etti.)