Dispassionate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dispassionate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dispassionate

Dispassionate kelimesi Türkçede “duygusuz” anlamına gelir. Bir kişinin ya da davranışın, duygularından uzak, tarafsız ve mantıklı bir şekilde hareket etmesini ifade eder.

  1. As a judge, it’s important to be dispassionate when making decisions. (Bir hakim olarak, karar verirken duygusuz olmak önemlidir.)
  2. He delivered the news in a dispassionate tone. (Haberleri duygusuz bir tonla verdi.)
  3. She approached the problem in a dispassionate manner. (Soruna tarafsız bir şekilde yaklaştı.)
  4. The report was written in a dispassionate and objective style. (Rapor, duygusuz ve tarafsız bir tarzda yazılmıştı.)
  5. He maintained a dispassionate attitude during the negotiation. (Pazarlık sırasında duygusuz bir tutum sergiledi.)
  6. A dispassionate analysis of the situation is necessary. (Durumun tarafsız bir analizi gereklidir.)
  7. The doctor delivered the diagnosis in a dispassionate manner. (Doktor, teşhisi duygusuz bir şekilde verdi.)
  8. It’s important to remain dispassionate in the face of criticism. (Eleştiriler karşısında duygusuz kalmak önemlidir.)
  9. The historian approached the topic with a dispassionate eye. (Tarihçi, konuya duygusuz bir gözle yaklaştı.)
  10. He made a dispassionate assessment of the company’s finances. (Şirketin finansal durumuna duygusuz bir değerlendirme yaptı.)
  11. She gave a dispassionate account of the events. (Olayların duygusuz bir şekilde hesabını verdi.)
  12. The journalist reported on the tragedy in a dispassionate manner. (Gazeteci, trajediyi duygusuz bir şekilde rapor etti.)
  13. The CEO approached the decision dispassionately. (CEO, karara duygusuz bir şekilde yaklaştı.)
  14. A dispassionate review of the product is necessary. (Ürünün tarafsız bir şekilde incelenmesi gereklidir.)
  15. The lawyer made a dispassionate argument in court. (Avukat, mahkemede duygusuz bir argüman sundu.)
  16. She remained dispassionate even in the face of personal attacks. (Kişisel saldırılara karşı bile duygus
  1. A dispassionate approach is necessary in scientific research. (Bilimsel araştırmalarda tarafsız bir yaklaşım gereklidir.)
  2. The politician spoke about the issue with a dispassionate tone. (Politikacı, konu hakkında duygusuz bir tonla konuştu.)
  3. He approached the situation with a dispassionate mind. (Duruma duygusuz bir zihinle yaklaştı.)
  4. The teacher provided a dispassionate evaluation of the student’s work. (Öğretmen, öğrencinin çalışmasına duygusuz bir değerlendirme yaptı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.