Disencumber İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disencumber İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disencumber kelimesinin Türkçe anlamı: boşaltmak, kurtulmak, rahatlatmak

1. I need to disencumber my desk of all these papers. (Masamdan tüm bu kağıtlardan kurtulmam gerekiyor.)
2. She felt disencumbered after quitting her job. (İşinden ayrıldıktan sonra rahatladı.)
3. The teacher disencumbered the students from the burden of too much homework. (Öğretmen öğrencileri fazla ödev yükünden kurtardı.)
4. He disencumbered himself of the heavy backpack before climbing the mountain. (Dağa tırmanmadan önce ağır sırt çantasından kurtuldu.)
5. It’s important to disencumber yourself of negative thoughts. (Olumsuz düşüncelerden kurtulmak önemlidir.)
6. The company disencumbered itself of unprofitable subsidiaries. (Şirket kar etmeyen yan kuruluşlardan kurtuldu.)
7. She disencumbered herself of toxic relationships. (Zehirli ilişkilerden kurtuldu.)
8. The city needs to disencumber its streets of illegally parked cars. (Kent, yasadışı park edilmiş arabalardan sokaklarını boşaltmalıdır.)
9. Disencumber yourself of the belief that you have to please everyone. (Herkesi memnun etmek zorunda olduğuna dair inancından kurtul.)
10. She disencumbered her wardrobe by donating old clothes to charity. (Eski kıyafetleri hayır kurumlarına bağışlayarak gardırobundan kurtuldu.)
11. It’s time to disencumber ourselves of outdated traditions. (Eski moda geleneklerden kurtulmanın zamanı geldi.)
12. The new CEO is determined to disencumber the company of unnecessary expenses. (Yeni CEO gereksiz harcamalardan şirketi kurtarmaya kararlı.)
13. The government disencumbered the citizens of the burden of paying certain taxes. (Hükümet belirli vergileri ödeme yükünden vatandaşları kurtardı.)
14. He disencumbered himself of his old car by selling it to a junkyard. (Eski arabasından hurda yeri satılarak kurtuldu.)
15. The therapist helped her disencumber herself of the guilt she felt for her past mistakes. (Terapist, geçmiş hatalarından dolayı hissettiği suçluluk hissinden kurtulmasına yardımcı oldu.)
16. The company needs to disencumber itself of inefficient employees. (Şirket, verimsiz çalışanlardan kurtulmalıdır.)
17. He disencumbered himself of the responsibility by delegating tasks to his team. (Ekibine görevleri devrederek sorumluluktan kurtuldu.)
18. She disencumbered herself of her fear of public speaking by taking a course. (Kursa katılarak topluluk önünde konuşma korkusundan kurtuldu.)
19. The organization disencumbered the workload of its employees by hiring more staff. (D

19. The organization disencumbered the workload of its employees by hiring more staff. (Daha fazla personel işe alarak çalışanlarının iş yükünden kurtuldu.)
20. He disencumbered himself of the burden of debt by seeking financial advice. (Mali danışmanlık alarak borç yükünden kurtuldu.)

(Türkçe çeviriler, cümlelerin hemen yanında verilmiştir.)