Discrepancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Discrepancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Discrepancy: Anlamı ve Açıklaması

Discrepancy, bir şeyler arasındaki farklılığı veya uyumsuzluğu ifade eden bir isimdir.

Örnek Cümleler:

  1. There was a discrepancy between the two reports. (İki rapor arasında bir uyumsuzluk vardı.)
  2. The company’s records showed a discrepancy in the numbers. (Şirketin kayıtları sayılarda bir farklılık gösterdi.)
  3. The accountant found a discrepancy in the financial statements. (Muhasebeci finansal tablolarda bir farklılık buldu.)
  4. There is a discrepancy in the witness statements. (Tanık ifadelerinde bir farklılık var.)
  5. The teacher noticed a discrepancy in the student’s work. (Öğretmen öğrencinin çalışmasında bir farklılık fark etti.)
  6. The survey revealed a discrepancy between public opinion and government policy. (Anket halk görüşleri ile hükümet politikaları arasında bir farklılık ortaya çıkardı.)
  7. The data showed a discrepancy in the results. (Veriler sonuçlarda bir farklılık gösterdi.)
  8. The discrepancy in the budget was due to an error in calculation. (Bütçedeki farklılık hesaplama hatasından kaynaklanıyordu.)
  9. The auditor found a discrepancy in the company’s inventory. (Denetçi şirketin envanterinde bir farklılık buldu.)
  10. The discrepancy between the accounts was caused by a data entry error. (Hesaplar arasındaki farklılık, veri girişi hatasından kaynaklandı.)
  11. The investigation revealed a discrepancy in the suspect’s alibi. (Soruşturma, şüphelinin suçluluk alibisinde bir farklılık ortaya çıkardı.)
  12. The report highlighted a discrepancy in the sales figures. (Rapor, satış rakamlarındaki bir farklılığı vurguladı.)
  13. The discrepancy between the witness statements and the video evidence was concerning. (Tanık ifadeleri ile video kanıtları arasındaki farklılık endişe vericiydi.)
  14. The bank discovered a discrepancy in the customer’s account balance. (Banka müşterinin hesap bakiyesinde bir

    farklılık keşfetti.)

  15. The researchers found a discrepancy in the results of the two experiments. (Araştırmacılar iki deneyin sonuçları arasında bir farklılık buldular.)
  16. The discrepancy between the theory and the observed data was unexpected. (Teori ile gözlemlenen veriler arasındaki farklılık beklenmedikti.)
  17. The auditors uncovered a discrepancy in the company’s tax filings. (Denetçiler şirketin vergi beyannamelerinde bir farklılık ortaya çıkardılar.)
  18. The discrepancy in the witness accounts led to a mistrial. (Tanık ifadelerindeki farklılık bir hatalı yargılamaya neden oldu.)
  19. The accountant traced the discrepancy to a bookkeeping error. (Muhasebeci farklılığı bir defter tutma hatasına bağladı.)
  20. The discrepancy in the temperature readings was due to faulty equipment. (Sıcaklık ölçümlerindeki farklılık hatalı ekipmanlardan kaynaklanıyordu.)
  21. The discrepancy in the testimony of the witnesses cast doubt on the defendant’s guilt. (Tanıkların ifadelerindeki farklılık, sanığın suçluluğuna dair şüphe uyandırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.