Dimly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dimly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dimly

Türkçe Anlamı: Kararmış bir şekilde, loş bir şekilde

  1. The street was dimly lit with only a few streetlights. (Sokak, sadece birkaç sokak lambasıyla loş bir şekilde aydınlatılmıştı.)
  2. She could only dimly recall the events of that night. (O geceki olayları sadece kararmış bir şekilde hatırlayabildi.)
  3. The room was dimly illuminated by a single candle. (Oda, tek bir mum tarafından loş bir şekilde aydınlatılmıştı.)
  4. The old photograph was dimly faded with time. (Eski fotoğraf, zamanla kararmış bir şekilde solmuştu.)
  5. The memory of his childhood was dimly etched in his mind. (Çocukluğunun anıları, zihninde kararmış bir şekilde kazınmıştı.)
  6. The stars shone dimly in the night sky. (Yıldızlar, gece gökyüzünde kararmış bir şekilde parlıyordu.)
  7. The city looked dimly beautiful from the top of the hill. (Şehir, tepenin üzerinden kararmış bir şekilde güzel görünüyordu.)
  8. The painting was dimly visible in the dim light. (Tablo, kararmış ışıkta kararmış bir şekilde görülebiliyordu.)
  9. The room was dimly furnished with old, worn-out furniture. (Oda, eski ve yıpranmış mobilyalarla kararmış bir şekilde döşenmişti.)
  10. The distant sound of the waves could be dimly heard. (Dalgaların uzak sesi, kararmış bir şekilde duyulabiliyordu.)
  11. The hallway was dimly lit with small, flickering candles. (Koridor, küçük, titreyen mumlarla kararmış bir şekilde aydınlatılmıştı.)
  12. The memory of her first kiss dimly came to her mind. (İlk öpücüğünün anısı, kararmış bir şekilde aklına geldi.)
  13. The old castle was dimly visible in the fog. (Eski kale, sisin içinde kararmış bir şekilde görülebiliyordu.)
  14. The street was dimly crowded with people heading to work. (Sokak, işe giden insanlarla kararmış bir şekilde kalabalıktı.)
  15. The colors of the painting were dimly muted. (Tablonun renkleri, kararmış bir şekilde soluktu.)
  16. The room was dimly scented with the aroma of fresh coffee. (Oda, taze kahve kokusuyla kararmış bir şekilde kokuyordu.)
  17. The old book was dimly bound and falling apart. (Eski kitap, kararmış bir şekilde bağlanmış ve dağılıyordu.)
  18. The stars dimly twinkled in the vast expanse of the night sky. (Yıldızlar, gece gökyüzünün genişliğinde kararmış bir şekilde titriyordu.)
  19. The old movie was dimly projected onto the screen. (Eski film
  1. The memory of her childhood home was dimly cherished in her heart. (Çocukluk evinin anısı, kalbinde kararmış bir şekilde değerlendiriliyordu.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve kırmızı renkte yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.