Devoutly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Devoutly Nedir?
Devoutly, Türkçe’de “dindarca” veya “samimiyetle” anlamına gelir. Bu kelime genellikle bir inancı veya dine bağlılığı ifade etmek için kullanılır.
- She prayed devoutly every morning before starting her day. (O, her gününe başlamadan önce samimiyetle dua ederdi.)
- The devoutly religious man went to church every Sunday. (Dindarca inanan adam her Pazar kiliseye gitti.)
- The family was devoutly Catholic and attended Mass regularly. (Aile, samimiyetle Katolikti ve düzenli olarak ayine katılırdı.)
- She followed her religious beliefs devoutly, never straying from her faith. (O, dini inançlarına samimiyetle uydu ve inancından hiç sapmadı.)
- The devoutly spiritual woman meditated every day to connect with her higher power. (Samimiyetle manevi olan kadın her gün meditasyon yaparak yüksek gücüyle bağlantı kurardı.)
- He spoke devoutly about his love for God and the importance of faith in his life. (Tanrı’ya olan sevgisi hakkında samimiyetle konuştu ve hayatındaki inancın öneminden bahsetti.)
- The monks lived a devoutly simple life, dedicating themselves to their faith. (Keşişler, inançlarına kendilerini adamış olarak samimiyetle sade bir yaşam sürdüler.)
- The family gave devoutly to their church, believing in the importance of tithing. (Aile, zekat vermenin önemine inanarak samimiyetle kiliselerine bağışta bulundu.)
- She read the Bible every day and lived devoutly by its teachings. (O, her gün Kutsal Kitap okudu ve öğretilerine samimiyetle uydu.)
- The devoutly Muslim man prayed five times a day, following the teachings of the Quran. (Dindarca Müslüman adam, Kuran’ın öğretilerine uyarak her gün beş vakit namaz kıldı.)
- The couple was devoutly committed to each other, never wavering in their love. (Çift, birbirlerine samimiyetle bağlıydı ve sevgilerinden hiçbir zaman vazgeçmediler.)
- The monk spent his days in devout contemplation and prayer, seeking enlightenment. (Keşiş, aydınlanmayı arayarak samimiyetle düşünceye ve dua etmeye zaman ayırdı.)
- The devoutly Christian family celebrated Christmas with a special church service and prayer. (Hristiyan aile, özel bir kilise hizmeti ve dua ile Noel’i samimiyetle kutladı.)
- She gave devoutly to charity, believing in the importance of helping those in need. (O, ihtiyaç sahibi olanlara yardım etmenin önemine inanarak samimiyetle hayırseverlik yaptı.)
- The devoutly Hindu man followed the teachings of the Bhagavad Gita, living a life of devotion. (Dindarca
- The devoutly Hindu man followed the teachings of the Bhagavad Gita, living a life of devotion. (Dindarca Hindu adam, Bhagavad Gita’nın öğretilerine uyarak samimiyetle bir hayat yaşadı.)
- The family took a devoutly pilgrimage to Mecca, fulfilling their religious obligation. (Aile, dini görevlerini yerine getirmek için samimiyetle Mekke’ye hacca gitti.)
- She sang hymns devoutly during church services, finding peace in the music. (Kilise hizmetleri sırasında samimiyetle ilahiler söyledi ve müzikte huzur buldu.)
- The devoutly Buddhist monk meditated for hours, seeking enlightenment and inner peace. (Dindarca Budist keşiş saatlerce meditasyon yaptı, aydınlanma ve iç huzur aradı.)
- He prayed devoutly for his sick friend, hoping for a miracle. (Hasta arkadaşı için samimiyetle dua etti, mucize bekledi.)
- The family held a devoutly religious funeral for their loved one, honoring their faith. (Aile, sevdiklerinin inancına saygı göstererek samimiyetle dini bir cenaze töreni düzenledi.)
Hemen Yorum Yaz