Devastate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Devastate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Devastate

Meaning: to destroy or ruin completely; to cause severe and widespread damage

• Example: The hurricane devastated the small town, leaving many people homeless. (Kasırga birçok insanı evsiz bırakarak küçük kasabayı harap etti.)
• Example: The news of the accident devastated the family. (Kazanın haberleri aileyi mahvetti.)
• Example: The earthquake devastated the city, causing many buildings to collapse. (Deprem, birçok binanın çökmesine neden olarak şehri harap etti.)
• Example: The loss of their son devastated the couple. (Oğullarının kaybı, çifti yıktı.)
• Example: The fire devastated the forest, destroying acres of trees. (Yangın ormanı harap etti ve birçok ağacı yok etti.)
• Example: The economic crisis devastated the country’s economy. (Ekonomik kriz ülkenin ekonomisini harap etti.)
• Example: The disease devastated the population, killing thousands of people. (Hastalık, binlerce insanı öldürerek nüfusu mahvetti.)
• Example: The divorce devastated the family, causing a lot of emotional pain. (Boşanma aileyi mahvetti ve birçok duygusal acıya neden oldu.)
• Example: The terrorist attack devastated the city, leaving many people injured and dead. (Terör saldırısı, birçok insanın yaralanması ve ölmesiyle şehri harap etti.)
• Example: The flood devastated the town, destroying many homes and businesses. (Sel kasabayı harap etti ve birçok ev ve iş yeri yok oldu.)
• Example: The death of her husband devastated her. (Kocasının ölümü onu mahvetti.)
• Example: The war devastated the country, causing widespread destruction and loss of life. (Savaş ülkeyi harap etti, yaygın yıkım ve can kaybına neden oldu.)
• Example: The cheating scandal devastated the company’s reputation. (Aldatma skandalı şirketin itibarını mahvetti.)
• Example: The failure of the project devastated the team, who had put a lot of effort into it. (Projenin başarısızlığı, çok çaba harcamış olan takımı mahvetti.)
• Example: The drought devastated the crops, causing a shortage of food

  . (Kuraklık, ürünlere zarar vererek gıda kıtlığına neden oldu.)

• Example: The unexpected death of the CEO devastated the company. (CEO’nun beklenmedik ölümü şirketi mahvetti.)
• Example: The pandemic devastated the world, affecting the lives of billions of people. (Pandemi dünya genelinde yıkıma neden oldu ve milyarlarca insanın hayatını etkiledi.)
• Example: The financial loss devastated the business, causing it to shut down. (Mali kayıp işletmeyi mahvetti ve kapatılmasına neden oldu.)
• Example: The cheating scandal devastated the athlete’s career. (Aldatma skandalı sporcu kariyerini mahvetti.)
• Example: The terrorist attack devastated the tourist industry in the city. (Terör saldırısı şehirdeki turizm endüstrisini mahvetti.)