Depraved İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Depraved İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Depraved Nedir?

Depraved, ahlaksız, bozuk, yozlaşmış anlamlarına gelen bir İngilizce sıfattır.

Örnek Cümleler:

1. She was disgusted by the depraved actions of the serial killer. (O seri katilin ahlaksız eylemlerinden iğreniyordu.)
2. The book describes the depraved behavior of a wealthy businessman. (Kitap, zengin bir iş adamının yozlaşmış davranışlarını anlatıyor.)
3. The movie was banned for its depraved content. (Film, ahlaksız içeriği nedeniyle yasaklandı.)
4. He was known for his depraved sense of humor. (O, ahlaksız mizah anlayışıyla tanınıyordu.)
5. The depraved cult leader brainwashed his followers. (Yozlaşmış tarikat lideri takipçilerini beyin yıkadı.)
6. The depraved criminal had no remorse for his actions. (Yozlaşmış suçlu, eylemlerinden pişmanlık duymuyordu.)
7. She was afraid of her depraved thoughts. (O, yozlaşmış düşüncelerinden korkuyordu.)
8. The depraved artist’s work was controversial. (Yozlaşmış sanatçının çalışmaları tartışmalıydı.)
9. His depraved desires led him down a dangerous path. (Ahlaksız arzuları onu tehlikeli bir yola götürdü.)
10. The depraved politician was exposed for his corrupt actions. (Yozlaşmış siyasetçi, yolsuz eylemleri için ortaya çıkarıldı.)
11. The depraved nature of the crime shocked the community. (Suçun yozlaşmış doğası toplumu şok etti.)
12. The depraved teenager vandalized the school property. (Yozlaşmış genç, okul mülkünü vandalize etti.)
13. The depraved couple’s relationship was toxic. (Yozlaşmış çiftin ilişkisi toksikti.)
14. His depraved behavior ruined his career. (Onun yozlaşmış davranışları kariyerini mahvetti.)
15. The depraved teacher was fired for his inappropriate conduct. (Yozlaşmış öğretmen, uygun olmayan davranışları nedeniyle işten çıkarıldı.)
16. The depraved act was caught on camera. (Yozlaşmış eylem kamera tarafından kaydedildi.)
17. She was sickened by the depraved images on the internet. (İnternet üzerindeki ahlaksız görüntülerden iğreniyordu.)
18. The depraved world of drug trafficking was exposed in the documentary. (Uyuşturucu kaçakçılığının yozlaşmış dünyası belgeselde ortaya çıkarıldı.)
19. The depraved nature of war was portrayed in the movie. (Savaşın yozlaşmış doğası filmde tasvir edildi.)
20. His depraved sense of entitlement made him

believe he could do whatever he wanted. (Onun ahlaksız sahiplenme duygusu, istediği her şeyi yapabileceğine inanmasına neden oldu.)

(Türkçe çeviriler kalın olarak belirtilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.