Defection İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Defection (Düşman saflarına geçme)
Defection, bir kişinin ya da bir grubun, örgüt ya da devletin saflarından ayrılıp, düşman tarafına geçmesi anlamına gelir.
- The soldier’s defection to the enemy side was a severe blow to the morale of his former comrades. (Askerin düşman tarafına geçişi, eski arkadaşlarının moraline ağır darbe vurdu.)
- The politician’s defection to the opposition party surprised many of his supporters. (Politikacının muhalefet partisine geçişi, destekçilerinin birçoğunu şaşırttı.)
- The spy’s defection provided valuable information to the enemy. (Casusun düşmana geçişi, değerli bilgi sağladı.)
- His defection was seen as an act of betrayal by his former colleagues. (Onun geçişi, eski meslektaşları tarafından bir ihanet eylemi olarak görüldü.)
- The defector was given asylum in the foreign country. (Defektör, yabancı ülkede iltica hakkı kazandı.)
- Defection is a serious offense in many countries. (Düşman saflarına geçme, birçok ülkede ciddi bir suçtur.)
- The defector was interrogated extensively by intelligence agents. (Defektör, istihbarat ajanları tarafından yoğun bir şekilde sorgulandı.)
- The athlete’s defection to a rival team caused controversy in the sports world. (Sporcu, rakip takıma geçişi spor dünyasında tartışmalara neden oldu.)
- Defection is often driven by a desire for personal gain or a disillusionment with one’s current situation. (Düşman saflarına geçme, genellikle kişisel kazanç ya da mevcut durumda hayal kırıklığı yaratması nedeniyle gerçekleşir.)
- The defector’s family was targeted by his former associates as retaliation for his actions. (Defektörün ailesi, eylemleri nedeniyle eski ortakları tarafından hedef alındı.)
- The defector’s revelations about the enemy’s plans proved to be accurate. (Defektörün düşmanın planları hakkındaki açıklamaları doğru çıktı.)
- The defector was provided with a new identity and moved to a safe location. (Defektöre yeni bir kimlik verildi ve güvenli bir yere taşındı.)
- The defector’s motivations for switching sides were unclear. (Defektörün taraf değiştirme motivasyonları belirsizdi.)
- The defector’s actions were praised by some as a brave act of conscience. (Defektörün eylemleri, bazıları tarafından cesur bir vicdan eylemi olarak övüldü.)
- The defector’s story was made into a bestselling book and later a movie. (Defektörün hikayesi en çok satan bir kitap haline getirildi ve daha sonra bir filme uyarlandı.)
- The defector’s family was relocated to a new country to ensure their safety. (Defektörün ailes
, güvenliklerini sağlamak için yeni bir ülkeye yerleştirildi.)
17. The defector’s information led to the capture of several high-ranking enemy officials. (Defektörün bilgileri, birkaç yüksek rütbeli düşman yetkilinin yakalanmasına yol açtı.)
- The defector’s actions were condemned by his former country as an act of treason. (Defektörün eylemleri, eski ülkesi tarafından bir ihanet eylemi olarak kınandı.)
- The defector’s decision to switch sides was influenced by his personal beliefs and values. (Defektörün taraf değiştirme kararı, kişisel inançları ve değerleri tarafından etkilendi.)
- The defector’s story inspired many others to speak out against injustices in their own countries. (Defektörün hikayesi, birçok kişiyi kendi ülkelerindeki haksızlıklara karşı konuşmaya teşvik etti.)
Hemen Yorum Yaz