Dampen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dampen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dampen Nedir?

Dampen, ıslatmak ya da nemlendirmek anlamına gelir. Aynı zamanda bir şeyin etkisini azaltmak ya da bastırmak anlamında da kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. I used a damp cloth to clean the table. (Masayı temizlemek için nemli bir bez kullandım.)
  2. The rain dampened the ground. (Yağmur toprağı ıslattı.)
  3. The speaker tried to dampen the audience’s enthusiasm. (Konuşmacı, seyircilerin coşkusunu azaltmaya çalıştı.)
  4. The company’s profits were dampened by the economic downturn. (Şirketin karları ekonomik durgunluk tarafından azaltıldı.)
  5. The wet clothes had dampened the mood of the party. (Islak kıyafetler parti havasını bozdu.)
  6. She put a lid on the pot to dampen the noise. (Sesi azaltmak için tencereye kapağını kapattı.)
  7. The music was dampened by the thick walls of the building. (Müzik, binanın kalın duvarları tarafından bastırıldı.)
  8. The coach tried to dampen the team’s disappointment after the loss. (Antrenör, takımın mağlubiyet sonrası hayal kırıklığını azaltmaya çalıştı.)
  9. The plant needs to be regularly dampened to keep it healthy. (Bitki sağlıklı kalması için düzenli olarak nemlendirilmelidir.)
  10. The wind had dampened the fire, so we had to relight it. (Rüzgar ateşi söndürdü, bu yüzden yeniden yakmamız gerekti.)
  11. The rain had dampened her spirits, but she tried to stay positive. (Yağmur moralini bozmuştu ama olumlu kalmaya çalıştı.)
  12. The mood of the party was dampened by the argument. (Tartışma parti havasını bozdu.)
  13. The speaker tried to dampen the rumors about the company. (Konuşmacı, şirketle ilgili söylentileri bastırmaya çalıştı.)
  14. The economic uncertainty dampened people’s spending. (Ekonomik belirsizlik insanların harcamalarını azalttı.)
  15. The rain had dampened the paper, so it was difficult to write on. (Yağmur kağıdı ıslattı, bu yüzden üzerine yazmak zordu.)
  16. The team tried to dampen the opposing team’s confidence with their strong play. (Takım, güçlü oyunlarıyla rakip takımın özgüvenini azaltmaya çalıştı.)
  17. The dampness in the basement was causing mold to grow. (Bodrumdaki nem, küf oluşmasına neden oluyordu.)
  18. The government tried to dampen the public’s anger with promises of reform. (Hükümet, reform vaatleriyle halkın öfkesini azaltmaya çalıştı.)
  19. The rain had dampened the fireworks, so they didn’t go off properly. (Yağmur havai fiş

leri ıslattı, bu yüzden düzgün patlamadılar.)
20. The sound of the thunder was dampened by the soundproofing in the room. (Gürültü yalıtımı sayesinde, gök gürültüsünün sesi bastırıldı.)

Bu örnek cümlelerde “dampen” kelimesi, farklı bağlamlarda kullanılmıştır. İlk olarak ıslatmak ya da nemlendirmek anlamında kullanılırken, daha sonra bir şeyin etkisini azaltmak ya da bastırmak anlamında kullanılmıştır. Bu cümleler, “dampen” kelimesinin İngilizce cümle içinde nasıl kullanılabileceği hakkında fikir vermektedir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.