Dabble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dabble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dabble

İngilizce anlamı: to try a new activity or interest briefly or without serious intent

Dabble kelimesi “geçici veya ciddi olmadan yeni bir aktivite veya ilgi alanını denemek” anlamına gelir.

  1. I like to dabble in painting on the weekends. (Hafta sonları resim yapmakla ilgilenirim.)
  2. He dabbles in writing short stories. (O, kısa hikayeler yazmakla ilgilenir.)
  3. She dabbles in photography as a hobby. (O, hobi olarak fotoğrafçılıkla ilgilenir.)
  4. The CEO dabbled in politics before starting his own business. (CEO, kendi işini kurmadan önce siyasetle uğraştı.)
  5. I don’t want to dabble in something I know nothing about. (Hiçbir şey bilmediğim bir şeyle uğraşmak istemiyorum.)
  6. The child dabbled his feet in the shallow water. (Çocuk, sığ suya ayaklarını soktu.)
  7. She decided to dabble in yoga to see if she liked it. (O, beğenip beğenmeyeceğini görmek için yoga ile ilgilenmeye karar verdi.)
  8. He dabbled in the stock market and lost a lot of money. (O, borsayla ilgilendi ve çok para kaybetti.)
  9. She dabbled in a bit of acting in college. (O, üniversitede biraz oyunculuk yaptı.)
  10. I sometimes dabble in cooking, but I’m not very good at it. (Bazen yemek yapmayı deniyorum ama çok iyi değilim.)
  11. He decided to dabble in learning a new language. (Yeni bir dil öğrenmeye karar verdi.)
  12. She liked to dabble in different styles of fashion. (O, farklı moda stillerinde uğraşmayı severdi.)
  13. He dabbled in gardening and grew his own vegetables. (O, bahçecilikle ilgilendi ve kendi sebzelerini yetiştirdi.)
  14. She dabbled in web design and created her own website. (O, web tasarımıyla ilgilendi ve kendi web sitesini oluşturdu.)
  15. He dabbled in music and played the guitar for a while. (O, müzikle uğraştı ve bir süre gitar çaldı.)
  16. She decided to dabble in writing a novel. (O, bir roman yazmaya karar verdi.)
  17. He dabbled in DIY projects and built his own bookshelf. (O, DIY projelerle ilgilendi ve kendi kitaplığını yaptı.)
  18. She liked to dabble in different types of cuisine and tried cooking new dishes. (O, farklı mutfak türlerinde uğraşmayı severdi ve yeni yemekler yapmayı denedi.)
  19. He dabbled in woodworking and made his own furniture. (O, marangozlukla ilgilendi ve kendi mobilyalarını yaptı.)
  20. She decided to dabble in meditation to reduce her stress levels. (O, stres seviyelerini azaltmak için meditasy
  1. He liked to dabble in photography and took pictures of nature. (O, fotoğrafçılıkla uğraşmayı sevdi ve doğanın fotoğraflarını çekti.)
  2. She decided to dabble in coding and learned some basic programming languages. (O, kodlamayı denemeye karar verdi ve temel programlama dillerini öğrendi.)
  3. He dabbled in philosophy and read books on different philosophical theories. (O, felsefeyle ilgilendi ve farklı felsefi teoriler hakkında kitaplar okudu.)
  4. She liked to dabble in makeup and tried out different looks. (O, makyajla uğraşmayı sevdi ve farklı görünümleri denedi.)
  5. He dabbled in acting and performed in a local play. (O, oyunculukla ilgilendi ve yerel bir oyunda sahne aldı.)

Overall, “dabble” is a versatile verb that can be used to describe experimenting with different activities or interests without a serious commitment.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.