Curve İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Curve İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Curve (Eğri)

Curve, düz bir çizgiye göre daha farklı bir matematiksel kavramdır ve birçok alanda kullanılır. İşte curve kelimesinin İngilizce örnek cümleleri:

  1. The road ahead had a sharp curve. (Önümüzdeki yol keskin bir virajdı.)
  2. The graph showed a curve that gradually increased. (Grafik, yavaş yavaş artan bir eğri gösterdi.)
  3. The roller coaster had a lot of twists and curves. (Lunapark treni birçok kıvrım ve eğriye sahipti.)
  4. She drew a smooth curve with her pencil. (Kalemle düzgün bir eğri çizdi.)
  5. The teacher explained how to calculate the area under a curve. (Öğretmen bir eğri altındaki alanı hesaplamanın nasıl yapılacağını açıkladı.)
  6. The car had to slow down to make the curve. (Araba, virajı almak için yavaşlamak zorunda kaldı.)
  7. The ball followed a perfect curve and went straight into the goal. (Top mükemmel bir eğri izledi ve kaleye doğru gitti.)
  8. The artist used different curves in her abstract painting. (Sanatçı soyut tablosunda farklı eğriler kullandı.)
  9. The mountain road had many curves and turns. (Dağ yolunda birçok kıvrım ve dönüş vardı.)
  10. The curve on the graph showed a decrease in sales. (Grafikteki eğri, satışlarda bir azalmayı gösterdi.)
  11. The swimmer had to adjust his stroke for each curve in the pool. (Yüzücü havuzdaki her eğri için vuruşunu ayarlamak zorunda kaldı.)
  12. The engineer calculated the curve of the bridge to make sure it would be safe. (Mühendis köprüyü güvenli olacağından emin olmak için eğrisini hesapladı.)
  13. The dancer moved gracefully in a curve across the stage. (Dansçı sahnede zarif bir eğri çizerek hareket etti.)
  14. The roller skating rink had a curved section for skaters to practice turns. (Paten pisti, dönüşleri prati yapmak için kavisli bir bölüme sahipti.)
  15. The airplane had to make a steep curve to avoid the storm. (Uçak fırtınayı önlemek için dik bir viraj yapmak zorunda kaldı.)
  16. The curve of her smile brightened up the room. (Gülümsemesinin eğrisi odayı aydınlattı.)
  17. The baseball pitcher threw a curveball that surprised the batter. (Beyzbol atıcısı, şaşırtan bir curveball attı.)
  18. The parabolic curve of the satellite’s orbit was carefully calculated by scientists. (Uydunun yörüngesinin parabolik eğrisi bilim adamları tarafından dikkatlice hesaplandı.)
  19. The road had a long, sweeping curve that was enjoyable to drive on. (Yol, key

ifle sürülebilen uzun bir eğriye sahipti.)
20. The skier followed the curve of the slope as she went down the mountain. (Kayakçı dağdan aşağı inerken yamaçın eğrisini takip etti.)

(Türkçe çeviriler kalın ve yeşil renkte yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.