Culprit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Culprit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Culprit Nedir?


Culprit İngilizce bir kelime olup, “suçlu, suç işleyen kişi veya şey” anlamına gelir.

  1. The police finally caught the culprit who had been stealing from the local store. (Polis sonunda yerel mağazadan çalan suçluyu yakaladı.)

  2. The culprit behind the vandalism has yet to be identified. (Vandalizmin arkasındaki suçlu henüz tespit edilemedi.)

  3. The company’s poor financial management was the culprit behind its bankruptcy. (Şirketin kötü mali yönetimi iflasın suçlusuydu.)

  4. The faulty wiring in the building was the culprit of the fire. (Binadaki hatalı kablo bağlantısı yangının suçlusuydu.)

  5. The overuse of pesticides is the culprit for the decline in bee populations. (Böcek ilaçlarının aşırı kullanımı arı popülasyonlarının azalmasının suçlusudur.)

  6. The culprit in the hit-and-run accident has been apprehended. (Çarpma kaçma kazasının suçlusu yakalandı.)

  7. The real culprit of the crime was someone no one suspected. (Suçun gerçek suçlusu, kimseye şüphe uyandırmayan biriydi.)

  8. Lack of communication was the culprit for the team’s failure. (Ekip başarısızlığının sebebi iletişim eksikliğiydi.)

  9. The pollution in the river was the culprit for the fish kill. (Nehirdeki kirlilik balık ölümlerinin suçlusuydu.)

  10. The culprit for the traffic jam was a broken down truck blocking the road. (Trafik sıkışıklığının suçlusu yolunu kapatan arızalı bir kamyondu.)

  11. The lack of proper maintenance was the culprit behind the machine’s breakdown. (Uygun bakım eksikliği, makinenin arızasının suçlusuydu.)

  12. The culprit in the assassination attempt was a rival political faction. (Suikast girişiminin suçlusu, rakip bir siyasi fraksiyondan biriydi.)

  13. The excessive alcohol consumption was the culprit for his liver damage. (Aşırı alkol tüketimi, karaciğer hasarının suçlusuydu.)

  14. The faulty design was the culprit for the product’s poor performance. (Kusurlu tasarım, ürünün kötü performansının suçlusuydu.)

  15. The culprit for the delayed project was miscommunication between departments. (Projenin gecikmesinin suçlusu, departmanlar arasındaki yanlış anlaşılmalardı.)

  16. The culprit in the burglary was a group of teenagers looking for a thrill. (Hırsızlığın suçlusu, heyecan arayan bir grup gençti.)

  17. The high humidity was the culprit for the mold growth in the basement. (Yüksek nem, bodrumdaki küf büyümesinin suçlusuydu.)

  18. The culprit in the cheating scandal was the teacher who gave the answers to the students. (Yalan skandalının suçlusu, öğrencilere cevap

  1. The lack of proper security measures was the culprit for the data breach. (Uygun güvenlik önlemlerinin eksikliği, veri ihlalinin suçlusuydu.)
  2. The culprit for the restaurant’s bad reviews was the rude and unprofessional staff. (Restoranın kötü yorumlarının suçlusu kaba ve profesyonel olmayan personeldi.)

(Türkçe çeviriler sadeleştirilmiştir.)

Note: Bu örnek cümlelerdeki mavi ve kalın HTML etiketi, GPT-3.5’in özelliği olan bir özelliktir. Bu etiketler gerçek bir HTML kodu değildir, ancak vurgu ve okunabilirliği artırmak için eklenmiştir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.