Crunch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crunch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crunch Nedir?

Crunch, bir şeyin çatırdaması, kırılması, çıtırdaması veya gıcırdaması anlamına gelen bir İngilizce fiildir.

Örnek Cümleler:

  1. I heard a loud crunch as I stepped on the dry leaves. (Kuru yapraklara bastığımda yüksek bir çıtırdama duydum.)
  2. She likes to crunch on ice cubes. (Buz küplerini çiğnemekten hoşlanır.)
  3. He crunched the numbers for hours to make sure the budget was accurate. (Bütçenin doğru olduğundan emin olmak için saatlerce sayıları hesapladı.)
  4. The car made a loud crunching noise as it hit the curb. (Araba, kaldırıma çarptığında yüksek bir çatırdama sesi çıkardı.)
  5. I love the sound of crunching snow under my boots. (Botlarımın altındaki çatırdama sesini seviyorum.)
  6. She crunched on a carrot while waiting for her meal. (Yemeğini beklerken havuç çiğnedi.)
  7. He crunched on potato chips while watching the movie. (Filmi izlerken patates cipsi çiğnedi.)
  8. The cereal was too crunchy for her taste. (Tatlısı fazla çıtır çıtırdı.)
  9. The hiker heard the crunch of leaves behind him and turned around. (Yürüyüşçü arkasından yaprakların çıtırdama sesini duydu ve döndü.)
  10. She crunched through the snow to reach the mailbox. (Posta kutusuna ulaşmak için karın içinden yürüdü.)
  11. He crunched the popcorn loudly during the quiet movie. (Sessiz filmde yüksek sesle patlamış mısır çiğnedi.)
  12. The dog crunched on his bone in the corner of the room. (Köpek odanın köşesinde kemiğini çiğnedi.)
  13. The athlete loved the crunch of his feet on the track. (Sporcu, ayaklarının pistteki çıtırdama sesini sevdi.)
  14. She crunched on an apple as she walked to work. (İşe yürürken elma çiğnedi.)
  15. The sound of the crunching leaves was soothing to her. (Yaprakların çıtırdama sesi onu rahatlatıyordu.)
  16. He crunched on his toast as he read the morning news. (Sabah haberlerini okurken tostunu çiğnedi.)
  17. The chips were so crunchy that they hurt her teeth. (Cipsler o kadar çıtır çıtırdı ki dişlerine zarar verdi.)
  18. The snow made a satisfying crunch under her sled. (Kızak altında karın çıtırdama sesi tatmin ediciydi.)
  19. She crunched on a handful of nuts for a quick snack. (Hızlı bir atıştırmalık için bir avuç fındık çiğnedi.)
  20. He

crunched the paper and threw it into the recycling bin. (Kağıdı çıtır çıtır buruşturdu ve geri dönüşüm kutusuna attı.)

(Türkçe Çevirileri)

  1. Kuru yapraklara bastığımda yüksek bir çıtırdama duydum.
  2. Buz küplerini çiğnemekten hoşlanır.
  3. Bütçenin doğru olduğundan emin olmak için saatlerce sayıları hesapladı.
  4. Araba, kaldırıma çarptığında yüksek bir çatırdama sesi çıkardı.
  5. Botlarımın altındaki çatırdama sesini seviyorum.
  6. Yemeğini beklerken havuç çiğnedi.
  7. Filmi izlerken patates cipsi çiğnedi.
  8. Tatlısı fazla çıtır çıtırdı.
  9. Yürüyüşçü arkasından yaprakların çıtırdama sesini duydu ve döndü.
  10. Posta kutusuna ulaşmak için karın içinden yürüdü.
  11. Sessiz filmde yüksek sesle patlamış mısır çiğnedi.
  12. Köpek odanın köşesinde kemiğini çiğnedi.
  13. Sporcu, ayaklarının pistteki çıtırdama sesini sevdi.
  14. İşe yürürken elma çiğnedi.
  15. Yaprakların çıtırdama sesi onu rahatlatıyordu.
  16. Sabah haberlerini okurken tostunu çiğnedi.
  17. Cipsler o kadar çıtır çıtırdı ki dişlerine zarar verdi.
  18. Kızak altında karın çıtırdama sesi tatmin ediciydi.
  19. Hızlı bir atıştırmalık için bir avuç fındık çiğnedi.
  20. Kağıdı çıtır çıtır buruşturdu ve geri dönüşüm kutusuna attı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.