Crony İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crony İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crony Nedir?

Crony, Türkçede “ahbap” veya “yalaka” gibi anlamlara gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılır. Genellikle bir kişinin güç veya para sahibi biriyle yakın dostluk veya iş ilişkisi içinde olduğu durumlarda kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. John is always hanging out with the boss. He’s such a crony. (John her zaman patronla takılıyor. O bir yalaka.)
  2. The government officials are accused of appointing their cronies to key positions. (Hükümet yetkilileri, kilit pozisyonlara ahbaplarını atamakla suçlanıyor.)
  3. It’s not what you know, it’s who you know. Cronyism is alive and well in this company. (Bilginiz değil, tanıdıklarınız önemlidir. Bu şirkette yalakalık hala var.)
  4. The CEO only surrounds himself with cronies and never listens to new ideas. (CEO sadece kendini ahbaplarıyla çeviriyor ve yeni fikirlere kulak asmadı.)
  5. The media accused the president of corruption and cronyism. (Basın, başkanı yolsuzluk ve yalakalıkla suçladı.)
  6. His appointment to the position was seen as cronyism, as he had no prior experience. (Pozisyona atanması, önceden hiçbir deneyimi olmadığı için yalakalık olarak görüldü.)
  7. The mayor was criticized for giving contracts to his cronies instead of the most qualified companies. (Belediye başkanı, en nitelikli şirketler yerine ahbaplarına sözleşmeler verdiği için eleştirildi.)
  8. She got the job not because of her qualifications, but because she was a crony of the hiring manager. (İşe nitelikleri nedeniyle değil, işe alım yöneticisinin yalakası olduğu için aldı.)
  9. The company’s culture of cronyism led to a lack of diversity and a toxic work environment. (Şirketin yalakalık kültürü, çeşitliliğin eksikliğine ve toksik bir çalışma ortamına yol açtı.)
  10. The politician was accused of using his cronies to influence the outcome of the election. (Politikacı, seçim sonucunu etkilemek için ahbaplarını kullanmakla suçlandı.)
  11. The CEO’s cronies always get promoted, even if they are not qualified for the job. (CEO’nun ahbapları her zaman terfi ettirilir, hatta iş için nitelikli değillerse bile.)
  12. The company’s board of directors was filled with the CEO’s cronies, leading to a lack of oversight. (Şirketin yönetim kurulu, CEO’nun ahbaplarıyla doluydu, denetim eksikliğine yol açtı.)
  13. She was able to secure a government contract thanks to her close relationship with a crony of the minister. (Bakanın ahbabıyla yakın ilişkisi sayesinde bir

hükümet sözleşmesi elde edebildi.)
14. The company’s hiring process was criticized for favoring cronies of existing employees. (Şirketin işe alım süreci, mevcut çalışanların ahbablarını tercih ettiği için eleştirildi.)

  1. The cronyism in the organization led to a lack of innovation and creativity. (Örgütteki yalakalık, yenilik ve yaratıcılık eksikliğine yol açtı.)
  2. The politician was accused of giving lucrative contracts to his cronies in exchange for their support. (Politikacı, destekleri karşılığında ahbaplarına karlı sözleşmeler vermekle suçlandı.)
  3. The company’s CEO was known for surrounding himself with cronies and ignoring the opinions of others. (Şirketin CEO’su, kendini ahbaplarıyla çevirmesi ve diğerlerinin fikirlerini göz ardı etmesiyle tanınırdı.)
  4. The employee felt left out of important decisions because he wasn’t a crony of the boss. (Çalışan, patronun ahbabı olmadığı için önemli kararlardan dışlanmış gibi hissetti.)
  5. The journalist uncovered evidence of cronyism and corruption within the city council. (Gazeteci, şehir konseyindeki yalakalık ve yolsuzluk kanıtlarını ortaya çıkardı.)
  6. The crony relationship between the two businessmen was obvious to everyone in the industry. (İki iş adamı arasındaki yalakalık ilişkisi, endüstrideki herkes tarafından açıktı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.