Crank İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crank İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crank İle İlgili Cümleler

Crank, Türkçe’de “kolu çevirerek hareket ettirilen makine” anlamına gelir.

  1. I need to use a crank to open the window. (Pencereyi açmak için krank kullanmam gerekiyor.)
  2. The old car engine required a crank to start. (Eski araba motoru çalıştırmak için krank gerekiyordu.)
  3. He turned the crank to power the machine. (Makineyi çalıştırmak için krankı çevirdi.)
  4. The crank on the music box was broken. (Müzik kutusundaki krank kırılmıştı.)
  5. She replaced the broken crank on her bike. (Bisikletindeki kırık krankı değiştirdi.)
  6. The boat’s anchor was lifted with a crank. (Teknenin çapası krankla kaldırıldı.)
  7. The crankshaft is an important component of the engine. (Krank mil, motorun önemli bir bileşenidir.)
  8. He had to use a crank to lower the drawbridge. (Köprüyü indirmek için krank kullanmak zorunda kaldı.)
  9. The crank was difficult to turn due to rust. (Pas nedeniyle krank çevirmek zordu.)
  10. The factory worker operated the machine’s crank. (Fabrika işçisi makinenin krankını kullanıyordu.)
  11. The old gramophone had a winding crank. (Eski gramofonun sarım krankı vardı.)
  12. The bicycle’s crank arm was loose. (Bisikletin krank kolu gevşekti.)
  13. He used a crank to lower the car from the lift. (Arabayı asansörden indirmek için krank kullandı.)
  14. The mechanism was powered by a hand crank. (Mekanizma, el krankıyla çalıştırıldı.)
  15. The crank handle was missing from the tool. (Alettin krank sapı eksikti.)
  16. The generator was started by turning the crank. (Jeneratör, krankı çevirerek çalıştırıldı.)
  17. The old printing press required a lot of cranking. (Eski baskı makinesi çok krank çevirmeyi gerektiriyordu.)
  18. The boat’s motor had a crank starter. (Teknenin motoru kranklıydı.)
  19. The crank on the fishing reel was worn out. (Olta makarasındaki krank aşınmıştı.)
  20. He struggled to turn the crank of the stubborn machine. (Inatçı makinenin krankını çevirmekte zorlandı.)
  1. The antique sewing machine had a beautiful ornate crank. (Antika dikiş makinesinin süslü bir krankı vardı.)
  2. The mechanic used a crankshaft to fix the engine. (Tamirci, motoru tamir etmek için krank milini kullandı.)
  3. The old well was manually operated with a crank. (Eski kuyu, krankla manuel olarak çalıştırılıyordu.)
  4. The ice cream maker required cranking for 30 minutes. (Dondurma makinesi, 30 dakika boyunca krank çevirmeyi gerektiriyordu.)
  5. She used a crank to raise the hospital bed. (Hastane yatağını kaldırmak için krank kullandı.)
  6. The antique grinder had a hand-cranked mechanism. (Antika değirmenin el kranklı bir mekanizması vardı.)
  7. He had to use a crank to roll up the awning. (Tente kapatmak için krank kullanmak zorunda kaldı.)
  8. The old film projector was powered by a hand crank. (Eski film projektörü el krankıyla çalışıyordu.)
  9. The toy car was powered by a wind-up crank. (Oyuncak araba, sarılan krankla çalışıyordu.)
  10. She used a crank to tighten the bolts on the machine. (Makinedeki cıvataları sıkmak için krank kullandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.