Crack İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crack İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crack İle İlgili Cümleler

Crack, Türkçe karşılığı çatlamak, çatlatmak, kırmak olan bir fiildir. Aşağıda İngilizce cümlelerde kullanılan farklı anlamlardaki “crack” kelimesi için 20 örnek verilmiştir.

  1. She heard a loud crack and realized the vase had fallen off the table.
    (Bir çatırtı duydu ve vazanın masadan düştüğünü fark etti.)
  2. The detective was trying to crack the code to unlock the safe.
    (Dedektif, kasayı açmak için şifreyi çözmeye çalışıyordu.)
  3. I cracked the egg on the edge of the pan to make an omelette.
    (Omlet yapmak için tavaya yumurtayı çatlattım.)
  4. He cracked a joke and everyone laughed.
    (Şaka yaptı ve herkes güldü.)
  5. The ice on the lake began to crack as the temperature rose.
    (Göldeki buz, sıcaklık arttıkça çatlamaya başladı.)
  6. She tried to crack the nut with her teeth but couldn’t.
    (Dişleriyle fındığı çatlatmaya çalıştı ama başaramadı.)
  7. The government is trying to crack down on illegal drug use.
    (Hükümet, yasadışı uyuşturucu kullanımına karşı mücadele etmeye çalışıyor.)
  8. He finally cracked under the pressure and quit his job.
    (Nihayet baskı altında çatladı ve işinden ayrıldı.)
  9. She applied some cream to her dry skin to help it crack less.
    (Kuruluğunu azaltmak için kuru cildine biraz krem sürdü.)
  10. The thief used a crowbar to crack open the door.
    (Hırsız, kapıyı açmak için bir levye kullandı.)
  11. The scientist was trying to crack the mystery of the universe.
    (Bilim adamı, evrenin sırrını çözmeye çalışıyordu.)
  12. He had a nasty crack in his windshield from a rock on the road.
    (Yoldaki bir kaya nedeniyle camında çirkin bir çatlak vardı.)
  13. The team worked together to crack the puzzle and win the game.
    (Ekip, bulmacayı çözmek ve oyunu kazanmak için birlikte çalıştı.)
  14. She felt a sudden crack in her ankle and knew she had sprained it.
    (Bir anda ayak bileğinde bir çatırtı hissetti ve burkduğunu anladı.)
  15. He drank too much and started to crack jokes that weren’t funny.
    (Çok fazla içki içti ve komik olmayan şakalar yapmaya başladı.)
  16. The old wooden bridge was beginning to crack and needed repair.
    (Eski ahşap köprü çatlamaya başlıyordu ve tamir edilmeye iht

sı vardı.)
17. She could hear the ice cracking beneath her feet as she walked on the frozen lake.
(Dondurulmuş gölde yürürken, ayaklarının altında buzun çatladığını duyabiliyordu.)

  1. The police were able to crack the case and catch the thief.
    (Polis, olayı çözmeyi ve hırsızı yakalamayı başardı.)
  2. He tried to crack a smile but couldn’t, he was too sad.
    (Gülmeye çalıştı ama başaramadı, çok üzgündü.)
  3. She had to crack open the window to get some fresh air in the stuffy room.
    (Havasız odada biraz taze hava almak için pencereyi açmak zorunda kaldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.