Coveted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Coveted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Coveted (özlenen, arzulanan) İle İlgili Cümleler

Coveted kelimesinin Türkçe anlamı: Özlenen, arzulanan şeyleri ifade eder.

  1. She finally won the coveted award. (O sonunda arzulanan ödülü kazandı.)
  2. The coveted position at the company was highly sought after. (Şirketteki özlenen pozisyon çok arzulandı.)
  3. The designer’s coveted collection sold out within hours. (Tasarımcının özlenen koleksiyonu birkaç saat içinde tükendi.)
  4. He had his sights set on the coveted championship trophy. (O, özlenen şampiyonluk kupasını hedeflemişti.)
  5. The team had their eyes on the coveted first place prize. (Takım özlenen birincilik ödülüne odaklandı.)
  6. The coveted job required years of experience and qualifications. (Özlenen iş için yıllarca deneyim ve nitelik gerekliydi.)
  7. The artist’s coveted painting was displayed in a prominent gallery. (Sanatçının özlenen tablosu önde gelen bir galeride sergilendi.)
  8. She was thrilled to finally own the coveted piece of jewelry. (O, nihayet özlenen mücevheri sahip olduğu için çok heyecanlıydı.)
  9. The prestigious university’s coveted scholarship was highly competitive. (Saygın üniversitenin özlenen bursu oldukça rekabetçiydi.)
  10. The fashion designer’s coveted dress was worn by a famous celebrity. (Moda tasarımcısının özlenen elbisesi ünlü bir tarafından giyildi.)
  11. The startup’s coveted technology was highly innovative. (Girişimcinin özlenen teknolojisi oldukça yenilikçiydi.)
  12. The company’s coveted product was highly in demand. (Şirketin özlenen ürünü çok talep gördü.)
  13. The coveted internship at the prestigious firm was highly sought after. (Saygın firmadaki özlenen stajyerlik çok arzulandı.)
  14. The Olympic gold medal was the coveted prize for the athletes. (Olimpiyat altın madalyası atletler için özlenen bir ödüldü.)
  15. The talented musician’s coveted album was a huge success. (Yetenekli müzisyenin özlenen albümü büyük bir başarıydı.)
  16. The actress finally got her big break with the coveted leading role. (Oyuncu sonunda özlenen başrol ile büyük bir çıkış yakaladı.)
  17. The artist’s coveted sculpture was displayed in a prominent museum. (Sanatçının özlenen heykeli önde gelen bir müzede sergilendi.)
  18. The restaurant’s coveted table by the window was always reserved. (Restoranın özlenen pencere kenarı masası her zaman rezerve edilirdi.)
  19. The coveted vacation spot was fully booked for the summer. (Özlenen tatil yeri yaz için tamamen doluydu.)
  20. The company’s coveted executive position was filled by a highly qualified candidate. (

Şirketin özlenen yönetici pozisyonu yüksek nitelikli bir aday tarafından dolduruldu.)

Bu cümlelerde “coveted” kelimesi, birçok farklı şeyi ifade etmek için kullanılmıştır. Örneğin ödüller, pozisyonlar, koleksiyonlar, şampiyonluklar, mücevherler, burslar, teknolojiler, ürünler, stajyerlikler, madalyalar, albümler, başroller, heykeller, masalar ve tatil yerleri gibi şeyler olabilir. “Coveted” kelimesi, bu şeylerin özlenen veya arzulanan şeyler olduğunu vurgular.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.