Countervail İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Countervail İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Countervail ne demek?

Countervail, bir etkiyi veya eylemi dengelemek, etkisini yok etmek veya azaltmak için karşı bir etki uygulamak anlamına gelir.

1. The company introduced new measures to countervail the negative effects of the economic crisis. (Şirket, ekonomik krizin negatif etkilerini dengelemek için yeni önlemler aldı.)
2. The government needs to countervail the rise in crime rates. (Hükümet, suç oranlarındaki artışı dengelemek zorunda.)
3. The athlete trained hard to countervail the effects of his injury. (Sporcu, yaralanmasının etkilerini dengelemek için sıkı antrenman yaptı.)
4. The medicine is designed to countervail the symptoms of the disease. (İlaç, hastalığın belirtilerini dengelemek için tasarlanmıştır.)
5. The charity organization aims to countervail poverty in the region. (Hayır kurumu, bölgedeki yoksulluğu dengelemeyi hedefliyor.)
6. The country implemented new policies to countervail the impact of climate change. (Ülke, iklim değişikliğinin etkisini dengelemek için yeni politikalar uyguladı.)
7. The manager used various strategies to countervail the competitor’s advantage. (Yönetici, rakibin avantajını dengelemek için çeşitli stratejiler kullandı.)
8. The security forces are trying to countervail the terrorist threat. (Güvenlik güçleri, terör tehdidini dengelemeye çalışıyor.)
9. The company offered discounts to countervail the decrease in sales. (Şirket, satışlardaki düşüşü dengelemek için indirimler sundu.)
10. The teacher provided extra help to countervail the student’s learning difficulties. (Öğretmen, öğrencinin öğrenme zorluklarını dengelemek için ekstra yardım sağladı.)
11. The opposition party proposed a plan to countervail the government’s policies. (Muhalefet partisi, hükümetin politikalarını dengelemek için bir plan önerdi.)
12. The company invested in renewable energy to countervail the negative impact of fossil fuels. (Şirket, fosil yakıtların negatif etkisini dengelemek için yenilenebilir enerjiye yatırım yaptı.)
13. The coach changed the team’s strategy to countervail the opponent’s strong defense. (Antrenör, rakibin güçlü savunmasını dengelemek için takımın stratejisini değiştirdi.)
14. The government imposed tariffs to countervail the unfair trade practices of other countries. (Hükümet, diğer ülkelerin haksız ticaret uygulamalarını dengelemek için tarifeler uyguladı.)
15. The police used force to countervail the violent protests. (Polis, şiddetli protestoları dengelemek için güç kullandı.)
16. The company launched a marketing campaign to countervail the negative publicity

it received. (Şirket, aldığı olumsuz haberleri dengelemek için bir pazarlama kampanyası başlattı.)
17. The organization provided resources to countervail the effects of the natural disaster. (Organizasyon, doğal afetin etkilerini dengelemek için kaynaklar sağladı.)

18. The athlete used mental preparation to countervail the pressure of the competition. (Sporcu, yarışmanın baskısını dengelemek için zihinsel hazırlık yaptı.)
19. The government implemented regulations to countervail the negative impact of pollution. (Hükümet, kirliliğin negatif etkisini dengelemek için düzenlemeler uyguladı.)
20. The organization conducted research to countervail the misinformation about the issue. (Organizasyon, konuyla ilgili yanlış bilgileri dengelemek için araştırma yaptı.)