Counter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Counter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Counter İle İlgili Cümleler

Counter kelimesi, Türkçe’de “sayaç” veya “karşı koymak” anlamına gelir. İngilizce cümlelerde kullanımı şu şekildedir:

Sayaç Anlamında Kullanımı

1. The counter showed that we had walked 5 kilometers. (Sayaç, yürüdüğümüz mesafeyi 5 kilometre olarak gösterdi.)
2. She reset the counter to zero. (Sayaçı sıfırladı.)
3. The cashier counted the money on the counter. (Kasiyer, parayı tezgah üzerinde saydı.)

Karşı Koymak Anlamında Kullanımı

1. She couldn’t counter his argument. (O, onun argümanına karşı koyamadı.)
2. The team needs to counter the opponent’s strategy. (Takım, rakibin stratejisine karşı koyması gerekiyor.)
3. He tried to counter the negative comments with positive ones. (O, olumsuz yorumları olumlu olanlarla karşılamaya çalıştı.)

Diğer Kullanımları

1. The book has a counter for tracking calories. (Kitap, kalori takibi için bir sayaç içerir.)
2. The counterterrorism unit was deployed after the bombing. (Terörle mücadele birimi, saldırıdan sonra göreve çağrıldı.)
3. She used a counter to keep track of her knitting stitches. (Örgü ilmeklerini takip etmek için bir sayaç kullandı.)
4. He pressed the counter button to mark his lap time. (Dönem zamanını belirlemek için sayacı düğmesine bastı.)
5. The kitchen counter was cluttered with appliances. (Mutfak tezgahı, aletlerle doluydu.)
6. The sales counter was busy with customers. (Satış tezgahı, müşterilerle doluydu.)
7. He tried to counterbalance the weight on the other side. (Diğer tarafın ağırlığını dengelemeye çalıştı.)
8. The boxer threw a quick counterpunch. (Boksör, hızlı bir karşı vuruş yaptı.)
9. The company hired a new counterintelligence expert. (Şirket, yeni bir karşı istihbarat uzmanı işe aldı.)
10. She tried to counteract the effects of the medicine. (İlaçların etkilerini dengelemeye çalıştı.)
11. The political party launched a counteroffensive against the opposition. (Siyasi parti, muhalefete karşı bir karşı saldırı başlattı.)
12. He tried to countermand the order, but it was too late. (Emri iptal etmeye çalıştı, ancak çok geçti.)
13. The army used artillery to counter the enemy attack. (Ordu, düşman saldırısına karşı topçu kullanıldı.)
14. The coach told his players to counterattack. (Antrenör, oyuncularına karşı saldırı yapmalarını söyledi.)
15. The police officer used pepper spray to counter the suspect’s

resistance. (Polis memuru, şüphelinin direncine karşı biber gazı kullandı.)
16. The company implemented a new system to counter fraud. (Şirket, dolandırıcılıkla mücadele etmek için yeni bir sistem uyguladı.)

17. He used logic to counter her emotional arguments. (O, duygusal argümanlarına karşı mantık kullandı.)
18. The chef used a spice to counter the sweetness of the dish. (Şef, yemeğin tatlılığına karşı bir baharat kullandı.)
19. She tried to counter the negative effects of stress with exercise. (Stresin olumsuz etkilerine karşı egzersiz yapmaya çalıştı.)
20. The store installed security cameras to counter theft. (Mağaza, hırsızlığı önlemek için güvenlik kameraları taktı.)