Cosy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cosy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cosy Nedir?

Cosy, sıcak, rahat ve konforlu bir ortam anlamına gelen bir İngilizce kelime.

Örnek cümleler:

1. The room felt so cosy with the warm fireplace and soft cushions. (Oda, sıcak şöminesi ve yumuşak minderleriyle çok sıcak hissettirdi.)
2. I love to snuggle up in a cosy blanket on a cold winter night. (Soğuk bir kış gecesinde rahat bir battaniyenin içinde kıvrılmayı seviyorum.)
3. This coffee shop has a really cosy atmosphere. (Bu kahve dükkanı gerçekten sıcak bir atmosfere sahip.)
4. She wore a cosy sweater and leggings to stay warm on the chilly morning. (Soğuk sabahları ısınmak için rahat bir kazak ve tayt giydi.)
5. The cabin in the woods was so cosy and charming. (Ormandaki kabin çok sıcak ve çekiciydi.)
6. They snuggled together under a cosy blanket while watching a movie. (Bir film izlerken rahat bir battaniyenin altında kıvrıldılar.)
7. The restaurant had a cosy corner with comfortable chairs and soft lighting. (Restoranda, rahat koltukları ve yumuşak aydınlatması olan sıcak bir köşe vardı.)
8. The bed and breakfast was cosy and inviting, with homemade muffins and coffee in the morning. (Kahvaltı ve yatak, ev yapımı muffinler ve sabah kahvesi ile sıcak ve davetkar bir yerdi.)
9. She lit some candles to create a cosy and relaxing atmosphere in the room. (Odadaki sıcak ve rahatlatıcı bir atmosfer yaratmak için mumlar yaktı.)
10. The living room was decorated in a cosy, country style with lots of warm colors and natural textures. (Salon, sıcak renkler ve doğal dokularla dolu sıcak, ülke tarzıyla dekore edilmişti.)
11. He pulled on a cosy pair of socks to keep his feet warm on the cold floor. (Soğuk zeminde ayaklarını sıcak tutmak için rahat bir çift çorap giydi.)
12. The library had a cosy reading nook with a comfortable armchair and a lamp. (Kütüphanede, rahat bir koltuk ve lambası olan sıcak bir okuma köşesi vardı.)
13. The log cabin had a cosy fireplace and a hot tub outside. (Kütük kabin, sıcak bir şömine ve dışarıda bir sıcak küveti vardı.)
14. The hotel room was small but cosy, with a fluffy comforter and a view of the ocean. (Otel odası küçüktü ama rahattı, kabarık bir yorganı ve deniz manzarasını içeriyordu.)
15. She put on a cosy robe and slippers after taking a relaxing bath. (Rahatlatıcı bir banyo yapınca, rahat bir bornoz ve terlik giydi.)
16. The cafe had a cosy outdoor seating area with string lights and plants. (Kafede

, ışık telleri ve bitkilerle süslenmiş sıcak bir dış mekan oturma alanı vardı.)
17. They spent the evening in a cosy pub, drinking beer and listening to live music. (Canlı müzik dinleyerek, birada içerek sıcak bir pub’ta akşam geçirdiler.)

18. The holiday cottage was so cosy and comfortable, with a fireplace and plenty of blankets. (Tatil kır evi, şömine ve bol miktarda battaniye ile çok sıcak ve rahattı.)
19. The bed was soft and cosy, with fluffy pillows and a warm duvet. (Yatak yumuşak ve rahattı, kabarık yastıklar ve sıcak bir yorganla doluydu.)
20. She created a cosy reading nook in her bedroom, with a comfortable chair and a stack of books. (Odasında, rahat bir koltuk ve bir yığın kitapla sıcak bir okuma köşesi yarattı.)