Corner İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Corner İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Corner Nedir?

Corner, Türkçe’de “köşe” anlamına gelir. Bir nesnenin veya yapıların köşe kısımları için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The cat is sitting in the corner of the room. (Kedi oda köşesinde oturuyor.)
2. The store is located on the corner of Main Street. (Mağaza ana caddenin köşesinde yer alıyor.)
3. Please turn left at the corner. (Lütfen köşede sola dönün.)
4. There is a coffee shop on the corner. (Köşede bir kahve dükkanı var.)
5. The table was pushed into the corner. (Masa köşeye itildi.)
6. The basketball player made a shot from the corner of the court. (Basketbol oyuncusu sahanın köşesinden bir şut attı.)
7. The dog is hiding in the corner. (Köpek köşede saklanıyor.)
8. The artist painted a beautiful scene of a city corner. (Sanatçı bir şehir köşesi manzarasının güzel bir resmini yaptı.)
9. The bookshelf is in the corner of the room. (Kitaplık odanın köşesinde.)
10. The building on the corner was destroyed in the fire. (Köşedeki bina yangında yok oldu.)
11. She stood in the corner of the room, trying to avoid attention. (Dikkat çekmekten kaçınmaya çalışarak, oda köşesinde durdu.)
12. The old man sat in his favorite corner of the park. (Yaşlı adam parkın sevdiği köşesinde oturdu.)
13. I found the missing puzzle piece in the corner of the box. (Eksik puzzle parçasını kutunun köşesinde buldum.)
14. The car crashed into the corner of the building. (Araba binanın köşesine çarptı.)
15. The coffee table is in the corner of the living room. (Sehpa oturma odasının köşesinde.)
16. She put the vase in the corner of the room to make it more visible. (Vazoyu odanın köşesine koyarak daha görünür hale getirdi.)
17. The children huddled together in the corner, scared of the storm. (Çocuklar fırtınadan korkarak köşede bir araya geldiler.)
18. The street performer entertained the crowd on the corner. (Sokak sanatçısı kalabalığı köşede eğlendirdi.)
19. The car parked in the corner of the parking lot. (Araba park yerinin köşesinde park etti.)
20. The plant in the corner needs more sunlight. (Köşedeki bitki daha fazla güneş ışığına ihtiyaç duyuyor.)

Corner İle İlgili Kalıplar:

1. Cut corners: işi aceleye getirerek kaliteden ödün vermek.

• He cut corners on the project, and as a result, the client was not satisfied. (Projede işi aceleye getirdi ve sonuç olarak müşteri memnun kalmadı.)

2. Backed into a corner: zor durumda kalmak, seçenekleri tükenmek.

• After losing his job, he felt backed into a corner with no way out. (İşini kaybettikten sonra, çaresiz kalmış gibi hissetti.)

3. Paint oneself into a corner: kendini zor duruma düşürmek.

• By making unrealistic promises, the politician painted himself into a corner. (Gerçekçi olmayan vaatler vererek, siyasetçi kendini zor duruma düşürdü.)

4. Around the corner: çok yakında.

• The new restaurant is just around the corner, and I can’t wait to try it. (Yeni restoran çok yakında, sabırsızlıkla denemek için bekliyorum.)

5. Cut someone off at the corner: birinin yolunu kesmek, geçişini engellemek.

• The reckless driver cut me off at the corner and almost caused an accident. (Dikkatsiz sürücü yolumu kesti ve neredeyse bir kaza oluşturdu.)

6. Get cornered: sıkışıp kalmak, köşeye sıkışmak.

• The suspect got cornered by the police and had nowhere to go. (Şüpheli polis tarafından köşeye sıkıştırıldı ve gidecek hiçbir yeri kalmadı.)

7. Cut a corner: hile yapmak, kısa yoldan gitmek.

• He cut a corner on the test by cheating, but was eventually caught. (Sınava hile yaparak kısa yoldan gitmeye çalıştı, ancak sonunda yakalandı.)

8. Miss the corner: dönüşü kaçırmak.

• The driver missed the corner and had to turn around to get back on track. (Sürücü dönüşü kaçırdı ve tekrar yola dönmek için geri dönmesi gerekti.)

9. Boxed into a corner: zor durumda kalmak, sıkışıp kalmak.

• The company was boxed into a corner with no options but to lay off employees. (Şirket çalışanları işten çıkarmaktan başka seçeneği olmadan köşeye sıkışmıştı.)

10. Corner the market: pazarı ele geçirmek, rakiplerini saf dışı bırakmak.

• The company was able to corner the market on the new technology and became very successful. (Şirket, yeni teknolojide pazarı ele geçirdi ve çok başarılı oldu.)