Contretemps İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contretemps İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contretemps Nedir?

Contretemps, bir tartışma, anlaşmazlık, çatışma veya anlaşmazlık anlamına gelen Fransızca bir kelime olarak kullanılır.

Örnek cümleler:

1. There was a minor contretemps between the two politicians during the debate. (Debattaki iki politikacı arasında küçük bir anlaşmazlık vardı.)
2. The meeting was delayed due to a contretemps with the venue. (Toplantı, mekandaki bir anlaşmazlık nedeniyle gecikti.)
3. She tried to avoid a contretemps with her boss by keeping her opinions to herself. (Patronuyla bir anlaşmazlık yaşamamak için fikirlerini kendinde tutmaya çalıştı.)
4. The restaurant apologized for the contretemps with the reservation and offered a free dessert. (Restoran, rezervasyonla ilgili anlaşmazlık için özür diledi ve ücretsiz bir tatlı teklif etti.)
5. The contretemps between the two friends was quickly resolved with a sincere apology. (İki arkadaş arasındaki anlaşmazlık samimi bir özürle hızlıca çözüldü.)
6. The contretemps between the two coaches was caught on camera and went viral on social media. (İki koç arasındaki anlaşmazlık kameraya yansıdı ve sosyal medyada viral oldu.)
7. The company faced a contretemps with a major supplier, which threatened the production schedule. (Şirket, üretim programını tehdit eden büyük bir tedarikçiyle bir anlaşmazlıkla karşı karşıya kaldı.)
8. The contretemps between the two actors was rumored to be the reason for the film’s delay. (İki oyuncu arasındaki anlaşmazlık, filmin gecikme nedeni olarak söylendi.)
9. The journalist’s question caused a contretemps between the politician and the media. (Gazetecinin sorusu, politikacı ve medya arasında bir anlaşmazlığa neden oldu.)
10. The contretemps between the neighbors over the property line was settled in court. (Komşular arasındaki mülk sınırıyla ilgili anlaşmazlık mahkemede çözüldü.)
11. The contretemps between the coach and the player was resolved with a private meeting. (Koç ve oyuncu arasındaki anlaşmazlık, özel bir toplantıyla çözüldü.)
12. The contretemps with the customer over the billing error was resolved with a refund. (Faturalama hatası nedeniyle müşteriyle yaşanan anlaşmazlık, bir geri ödemeyle çözüldü.)
13. The contretemps between the two siblings over the inheritance was a long and bitter one. (Miras nedeniyle iki kardeş arasındaki anlaşmazlık uzun ve acı bir şekilde devam etti.)
14. The contretemps between the two students in the classroom disrupted the lesson. (Sınıfta iki öğrenci arasındaki anla

mazlık, dersi bölüp geçmesini engelledi.)
15. The contretemps between the airline and the passengers was caused by a flight delay. (Hava yolu şirketiyle yolcular arasındaki anlaşmazlık, bir uçuş gecikmesinden kaynaklandı.)

16. The contretemps between the artist and the gallery owner was resolved with a compromise. (Sanatçı ve galeri sahibi arasındaki anlaşmazlık, bir uzlaşmayla çözüldü.)
17. The contretemps with the hotel staff over the noise complaint was resolved with a room change. (Ses şikayeti nedeniyle otel çalışanlarıyla yaşanan anlaşmazlık, oda değiştirilerek çözüldü.)
18. The contretemps between the employee and the manager was resolved with a mediation session. (Çalışan ve yönetici arasındaki anlaşmazlık, arabuluculuk oturumuyla çözüldü.)
19. The contretemps with the customer service representative was frustrating for the customer. (Müşteri hizmetleri temsilcisiyle yaşanan anlaşmazlık, müşteri için sinir bozucuydu.)
20. The contretemps between the couple over the wedding plans was resolved with a compromise. (Düğün planlarıyla ilgili yaşanan anlaşmazlık, bir uzlaşmayla çözüldü.)