Contrariety İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contrariety İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contrariety

Contrariety, iki şeyin zıt olması veya birbirine karşı gelmesi anlamına gelir. Bu kelime, genellikle fikirlerin, düşüncelerin veya durumların birbiriyle uyumlu olmamasını veya tamamen zıt olmasını ifade etmek için kullanılır.

İşte Contrariety kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:

  1. There is a great contrariety between his words and actions. (Sözleri ile eylemleri arasında büyük bir zıtlık var.)
  2. Her cheerful personality was in direct contrariety to her sad background. (Neşeli kişiliği, üzücü geçmişiyle doğrudan zıtlık oluşturuyordu.)
  3. The contrariety between the two political parties is growing stronger. (İki siyasi partinin arasındaki zıtlık daha da güçleniyor.)
  4. There is a contrariety of opinion among the experts regarding the issue. (Konuyla ilgili uzmanlar arasında fikir ayrılığı var.)
  5. His rebellious attitude is in direct contrariety to his parents’ strict rules. (İsyankar tavrı, ebeveynlerinin sıkı kurallarına doğrudan zıttır.)
  6. The two theories are in complete contrariety to each other. (İki teori tamamen birbirine zıttır.)
  7. His calm demeanor was in stark contrariety to the chaos around him. (Sakin tavrı, etrafındaki kaosla keskin bir zıtlık oluşturuyordu.)
  8. The contrariety of their beliefs led to a heated argument. (İnançlarının zıtlığı, hararetli bir tartışmaya neden oldu.)
  9. Her behavior was a complete contrariety to her usual character. (Davranışı, genellikle sergilediği karakterine tamamen zıttı.)
  10. The contrariety of their tastes made it difficult to choose a restaurant. (Lezzet zevklerinin zıtlığı, bir restoran seçmeyi zorlaştırdı.)
  11. His contrariety to the idea made it impossible for them to work together. (Fikre karşı oluşu, birlikte çalışmalarını imkansız hale getirdi.)
  12. The contrariety between the two cultures was evident in their celebrations. (İki kültür arasındaki zıtlık, kutlamalarında açıkça görülebilir.)
  13. His conservative views were in direct contrariety to her liberal ideas. (Muhafazakar görüşleri, liberal fikirlerine doğrudan zı

ttı.)
14. The contrariety of their interests made it hard to find common ground. (İlgi alanlarının zıtlığı, ortak nokta bulmayı zorlaştırdı.)

  1. The contrariety between his mood and the weather was striking. (Ruhsal durumu ile hava durumu arasındaki zıtlık çarpıcıydı.)
  2. The contrariety of their opinions caused a rift in their friendship. (Görüşlerinin zıtlığı, arkadaşlıklarında bir ayrılık yarattı.)
  3. The contrariety between their lifestyles was apparent in their clothing choices. (Yaşam tarzlarının zıtlığı, kıyafet seçimlerinde belli oluyordu.)
  4. His pessimistic outlook was in stark contrariety to her optimistic attitude. (Karamsar bakış açısı, iyimser tutumuyla keskin bir zıtlık oluşturuyordu.)
  5. The contrariety between their approaches to problem-solving led to a disagreement. (Problem çözme yaklaşımlarındaki zıtlık, bir anlaşmazlığa neden oldu.)
  6. His strict upbringing was in direct contrariety to her lenient parenting style. (Katı yetiştirilme tarzı, onun hoşgörülü ebeveynlik tarzına doğrudan zıttı.)

Contrariety kelimesi, bir şeyin ya da kişinin diğerine tamamen zıt olmasını ifade ederken kullanılan güçlü bir kelime olduğu için, cümlelerde kullanıldığında farklı durum ve koşullara dair fikirlerin, davranışların, görüşlerin vb. zıtlığını vurgulamak için sıklıkla tercih edilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.