Constriction İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constriction İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constriction

Constriction, daralma veya sıkışma anlamına gelir. Bir şeyin genişlemesini veya hareketini kısıtlayan bir etkendir.

Örnek cümleler:

1. The snake’s constriction killed its prey. (Yılanın sıkıştırması avını öldürdü.)
2. The constriction in my chest is making it hard to breathe. (Göğüs darlığı nefes almamı zorlaştırıyor.)
3. The constriction of the blood vessels caused high blood pressure. (Kan damarlarının daralması yüksek tansiyona neden oldu.)
4. The constriction of the throat made it difficult to swallow. (Boğaz daralması yutmamı zorlaştırdı.)
5. The constriction of the muscles caused the pain. (Kasların daralması ağrıya neden oldu.)
6. The constriction of the budget meant we had to cut back on expenses. (Bütçenin kısıtlanması giderlerimizi azaltmamızı gerektirdi.)
7. The constriction of the road caused traffic to back up. (Yolun daralması trafik sıkışıklığına neden oldu.)
8. The constriction of the pupil in bright light protects the eye. (Parlak ışıkta öğrencenin daralması gözü korur.)
9. The constriction of the ankle prevented me from walking properly. (Ayak bileğinin daralması yürümeme engel oldu.)
10. The constriction of the airflow made it hard to breathe through the mask. (Hava akışının daralması maske ile nefes almayı zorlaştırdı.)
11. The constriction of the waistband made the pants feel tight. (Bel lastiğinin daralması pantolonun sıkı hissettirmesine neden oldu.)
12. The constriction of the brain’s blood vessels caused a headache. (Beynin kan damarlarının daralması baş ağrısına neden oldu.)
13. The constriction of the water pipes caused low water pressure. (Su borularının daralması düşük su basıncına neden oldu.)
14. The constriction of the rope around my waist kept me from falling. (Belime dolanan ip beni düşmekten korudu.)
15. The constriction of the city’s green spaces made it hard to find a place to relax. (Kentteki yeşil alanların daralması dinlenecek bir yer bulmayı zorlaştırdı.)
16. The constriction of the wrist made it difficult to write. (Bileğin daralması yazmayı zorlaştırdı.)
17. The constriction of the esophagus caused difficulty in swallowing. (Yemek borusunun daralması yutkunmayı zorlaştırdı.)
18. The constriction of the chest strap on my backpack made it uncomfortable to wear. (Sırt çantasındaki göğüs kayışının daralması giymeyi rahatsız edici hale getirdi.)
19. The constriction of the time frame made it hard to complete the project. (Zaman çerçevesinin daralması proje tamamlamayı zorlaştırdı.)

20. The constriction of the supply chain caused shortages in certain products. (Tedarik zincirinin daralması belirli ürünlerde kıtlıklara neden oldu.)

(Tedarik zincirinin daralması belirli ürünlerde kıtlıklara neden oldu.)

(Note: The Turkish translations are provided in parentheses after each English sentence.)