Constraint İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Constraint İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

“Constraint” Türkçe Anlamı:


“Constraint”, bir eylemin gerçekleştirilmesini kısıtlayan bir şeydir. Bu şey, fiziksel bir nesne, bir kural ya da bir sınırlama olabilir.

Örnek Cümleler:


1. The budget constraints forced us to cut back on our expenses. (Bütçe kısıtlamaları, harcamalarımızı azaltmamıza neden oldu.)
2. The deadline is a constraint we cannot ignore. (Son teslim tarihi, göz ardı edemeyeceğimiz bir kısıtlama.)
3. The company has to work within the constraints of the law. (Şirket, yasa kısıtlamaları içinde çalışmak zorundadır.)
4. The physical constraints of the building made it difficult to install the new equipment. (Binaın fiziksel kısıtlamaları, yeni ekipmanın kurulumunu zorlaştırdı.)
5. The artist felt constrained by the size of the canvas. (Sanatçı, tuvalin boyutuyla kısıtlandığını hissetti.)
6. The project is constrained by a limited budget. (Proje, sınırlı bir bütçeyle kısıtlanmış durumda.)
7. The teacher gave us a constraint of 500 words for the essay. (Öğretmen, makale için bize 500 kelime sınırı koydu.)
8. The design had to work within the constraints of the available materials. (Tasarım, mevcut malzemelerin kısıtlamaları içinde çalışmak zorundaydı.)
9. The team worked under tight time constraints to finish the project. (Ekip, proje tamamlamak için sıkı zaman kısıtlamaları altında çalıştı.)
10. The city’s growth was constrained by its lack of infrastructure. (Şehrin büyümesi, altyapı eksikliği nedeniyle kısıtlandı.)
11. The company had to operate within the constraints of the market. (Şirket, pazarın kısıtlamaları içinde çalışmak zorundaydı.)
12. The athlete was constrained by an injury. (Sporcu, bir sakatlık nedeniyle kısıtlandı.)
13. The company’s growth was constrained by its limited resources. (Şirketin büyümesi, sınırlı kaynakları nedeniyle kısıtlandı.)
14. The government imposed constraints on the use of natural resources. (Hükümet, doğal kaynakların kullanımı üzerinde kısıtlamalar getirdi.)
15. The writer felt constrained by the rules of the genre. (Yazar, türün kuralları tarafından kısıtlandığını hissetti.)
16. The team had to work within the constraints of the available technology. (Ekip, mevcut teknolojinin kısıtlamaları içinde çalışmak zorundaydı.)
17. The company faced constraints in accessing capital. (Şirket, sermayeye erişimde kısıtlamalarla karşı karşıya kaldı.)
18. The artist chose to work within the constraint of using only black and white. (Sanatçı,

sadece siyah ve beyaz kullanımı kısıtlamasıyla çalışmayı tercih etti.)
19. The project was constrained by the limited availability of skilled workers. (Proje, nitelikli işçilerin sınırlı olması nedeniyle kısıtlandı.)

  1. The company had to operate within the constraints of its own policies. (Şirket, kendi politikalarının kısıtlamaları içinde çalışmak zorundaydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.