Considerable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Considerable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Considerable

Türkçe Anlamı: Önemli, hatırı sayılır, büyük ölçüde, kayda değer

  1. The company made a considerable profit this year.
    (Türkçe: Şirket bu yıl önemli bir kar elde etti.)

  2. We have a considerable amount of work to do before the deadline.
    (Türkçe: Son tarihe kadar yapacak büyük ölçüde işimiz var.)

  3. The new building requires a considerable investment.
    (Türkçe: Yeni bina önemli bir yatırım gerektiriyor.)

  4. The project was delayed by a considerable amount of time.
    (Türkçe: Proje önemli ölçüde zaman kaybına uğradı.)

  5. There was a considerable increase in sales after the advertisement.
    (Türkçe: Reklamdan sonra satışlarda kayda değer bir artış oldu.)

  6. The book has received considerable praise from critics.
    (Türkçe: Kitap eleştirmenlerden büyük ölçüde övgü aldı.)

  7. It takes a considerable amount of time to learn a new language.
    (Türkçe: Yeni bir dil öğrenmek için büyük ölçüde zaman alır.)

  8. The company has a considerable presence in the global market.
    (Türkçe: Şirketin küresel piyasada önemli bir varlığı var.)

  9. The storm caused considerable damage to the city.
    (Türkçe: Fırtına şehre önemli ölçüde zarar verdi.)

  10. The athlete showed considerable strength in the competition.
    (Türkçe: Sporcu yarışmada büyük ölçüde güç gösterdi.)

  11. The project required a considerable amount of resources.
    (Türkçe: Proje önemli bir kaynak gerektirdi.)

  12. There was a considerable delay in the delivery of the package.
    (Türkçe: Paketin teslimatında önemli bir gecikme oldu.)

  13. The politician’s remarks caused a considerable amount of controversy.
    (Türkçe: Siyasetçinin açıklamaları önemli ölçüde tartışmaya neden oldu.)

  14. The film received considerable attention from the public.
    (Türkçe: Film geniş kitleler tarafından büyük ölçüde ilgi gördü.)

  15. The project had a considerable impact on the environment.
    (Türkçe: Proje çevre üzerinde önemli ölçüde etkiye sahipti.)

  16. There is a considerable difference in the quality of the two products.
    (Türkçe: İki ürünün kalitesinde önemli bir fark var.)

  17. The company’s decision had a considerable effect on the stock market.
    (Türkçe: Şirketin kararı hisse piyasası üzerinde önemli bir etkiye sahipti.)

  18. The research team made a considerable breakthrough in their field.
    (Türkçe: Ara

ştırma ekibi alanlarında önemli bir ilerleme kaydetti.)

  1. The museum has a considerable collection of ancient artifacts.
    (Türkçe: Müzede önemli ölçüde antik eser koleksiyonu bulunuyor.)

  2. The athlete showed considerable improvement in their performance.
    (Türkçe: Sporcu performansında kayda değer bir ilerleme gösterdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.