Confine To İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confine To İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confine To Nedir?

Confine to, bir şeyi sınırlamak veya kısıtlamak anlamına gelen bir fiil öbeğidir.

Örnek Cümleler:

1. I need you to confine your search to this area.

   Bu alana arama yapmanızı istiyorum.

2. The police have confined the suspect to his house.

   Polis şüpheliyi evine hapsetti.

3. The doctor has confined him to bed rest for a week.

   Doktor onu bir haftalık yatak istirahatine mahkum etti.

4. I want to confine my discussion to the main topic.

   Tartışmamı ana konuya sınırlamak istiyorum.

5. The guests were confined to the hotel due to the storm.

   Misafirler fırtına nedeniyle otelde mahsur kaldı.

6. The study is confined to a specific age group.

   Çalışma belirli bir yaş grubuna sınırlıdır.

7. The dog was confined to its crate while we were away.

   Biz yokken köpek kafesiyle sınırlandırıldı.

8. He wants to confine his diet to vegetables and fruits.

   Beslenmesini sebzeler ve meyvelerle sınırlandırmak istiyor.

9. The damage was confined to the back of the car.

   Hasar aracın arka kısmına sınırlı kaldı.

10. The investigation was confined to a small group of suspects.

    Soruşturma küçük bir şüpheli grubuna sınırlıydı.

11. The building was confined to two stories due to zoning restrictions.

    Bina, imar kısıtlamaları nedeniyle iki kata sınırlıydı.

12. The protest was confined to a specific area.

    Protesto belirli bir alana sınırlıydı.

13. The disease was confined to a small region.

    Hastalık küçük bir bölgeye sınırlı kaldı.

14. The power outage was confined to this neighborhood.

    Elektrik kesintisi bu mahalleye sınırlı kaldı.

15. The painting was confined to shades of blue and green.

    Resim mavi ve yeşil tonlarına sınırlıydı.

16. The new policy will confine the use of plastic bags.

    Yeni politika plastik poşet kullanımını sınırlayacak.

17. The project is confined to a specific budget.

    Proje belirli bir bütçeye sınırlıdır.

18. The team was confined to their locker room due to the weather.

    Hava koşulları nedeniyle takım soyunma odasına sınırlandı.

19. The virus is confined to a few countries.

    Virüs sadece birkaç ülkeye sınırlıdır.

20. The professor wants to confine the discussion to the assigned readings.

    Profesör tartışmayı atanan okumalara sınırlamak istiyor.