Confide İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confide İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confide in

Türkçe Anlamı: Güvenmek, sırrını açıklamak, gizlilik içinde paylaşmak

1. She confided in her best friend about her marital problems. (En iyi arkadaşına evlilik sorunları hakkında güvendi.)
2. He didn’t feel comfortable confiding in his boss about his personal issues. (Kişisel sorunları hakkında patronuna güven hissetmedi.)
3. I confided in my sister and told her everything. (Kardeşime güvendim ve her şeyi ona anlattım.)
4. She confided in me about her fear of flying. (Bana uçma korkusu hakkında güvendi.)
5. He confided in his therapist about his anxiety. (Terapistine kaygıları hakkında güvendi.)
6. She confided in her diary about her crush on her co-worker. (İş arkadaşına karşı hissettiği duyguları günlüğüne yazdı.)
7. He confided in his mentor about his career aspirations. (Kariyer hedefleri hakkında mentörüne güvendi.)
8. She couldn’t confide in her parents about her sexuality. (Ebeveynlerine cinselliği hakkında güvenemedi.)
9. He confided in his friend and asked for advice. (Arkadaşına güvendi ve tavsiye istedi.)
10. She confided in her priest about her guilt. (Suçluluk hissi hakkında papazına güvendi.)
11. He confided in his lawyer about his legal troubles. (Hukuki sorunları hakkında avukatına güvendi.)
12. She confided in her doctor about her health concerns. (Sağlık endişeleri hakkında doktoruna güvendi.)
13. He couldn’t confide in his siblings about his financial problems. (Finansal sorunları hakkında kardeşlerine güvenemedi.)
14. She confided in her teacher about her learning difficulties. (Öğrenme zorlukları hakkında öğretmenine güvendi.)
15. He confided in his coach about his performance anxiety. (Performans kaygısı hakkında koçuna güvendi.)
16. She confided in her neighbor about her neighborhood problems. (Mahalle sorunları hakkında komşusuna güvendi.)
17. He confided in his colleague about his work-related stress. (İşle ilgili stres hakkında meslektaşına güvendi.)
18. She confided in her spouse about her infertility struggles. (Kısırlık mücadelesi hakkında eşine güvendi.)
19. He couldn’t confide in his friends about his depression. (Depresyon hakkında arkadaşlarına güvenemedi.)
20. She confided in her therapist about her childhood trauma. (Çocukluk travmaları hakkında terapistine güvendi.)

Continuation

1. I will continue to work hard to achieve my goals. (Hedeflerimi başarmak için çalışmaya devam edeceğim.)
2. The story will continue in the next chapter. (Hikaye bir sonraki bölümde devam edecek.)
3. Despite the setbacks, we must continue to move forward. (Engellere rağmen, ileriye doğru devam etmeliyiz.)
4. The concert was interrupted but the band continued playing. (Konser kesintiye uğradı ancak grup çalmaya devam etti.)
5. The rain continued all day, ruining our plans. (Yağmur tüm gün devam etti, planlarımızı mahvetti.)
6. The negotiations will continue until an agreement is reached. (Anlaşma sağlanana kadar müzakereler devam edecek.)
7. She decided to continue her education and pursue a master’s degree. (Eğitimine devam etmeye ve yüksek lisans yapmaya karar verdi.)
8. He asked if he could continue using the computer. (Bilgisayarı kullanmaya devam edebileceğini sordu.)
9. The teacher encouraged the students to continue practicing their English. (Öğretmen, öğrencilerin İngilizce pratik yapmaya devam etmelerini teşvik etti.)
10. He promised to continue supporting his friend no matter what. (Arkadaşını her ne olursa olsun desteklemeye devam etmeyi vaat etti.)
11. The company will continue to expand its operations in Europe. (Şirket, Avrupa’da işletmelerini genişletmeye devam edecek.)
12. The government announced that the lockdown would continue for another month. (Hükümet, karantinanın bir ay daha devam edeceğini açıkladı.)
13. The athlete decided to continue training despite the injury. (Sakatlığa rağmen, sporcu antrenman yapmaya devam etmeye karar verdi.)
14. The movie was so good that I didn’t want it to continue. (Film o kadar iyiydi ki devam etmesini istemedim.)
15. The team decided to continue with their original strategy. (Ekip, orijinal stratejileriyle devam etmeye karar verdi.)
16. She promised to continue taking care of her elderly parents. (Yaşlı ebeveynlerine bakmaya devam etmeyi vaat etti.)
17. The war in the region has been continuing for years. (Bölgedeki savaş yıllardır devam ediyor.)
18. The professor asked the students to continue researching the topic. (Profesör, öğrencilerden konuyu araştırmaya devam etmelerini istedi.)
19. The fire department worked tirelessly to continue putting out the fire. (İtfaiye, yangını söndürmeye devam etmek için gayretle çalıştı.)
20. The artist decided to continue pursuing his passion for painting. (Sanatçı, resim yapmaya olan tutkusunu sürdürmeye karar verdi.)