Complicit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Complicit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Complicit kelimesinin Türkçe anlamı:

Complicit kelimesi “suç ortaklığı yapmak” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. She was complicit in the theft of the company’s funds. (Şirketin fonlarının çalınmasında suç ortağıydı.)
  2. He refused to be complicit in the illegal activity. (Yasadışı faaliyette suç ortağı olmayı reddetti.)
  3. The government was complicit in the cover-up of the scandal. (Hükümet skandalın örtbas edilmesinde suç ortağıydı.)
  4. The employee was complicit in the data breach. (Çalışan veri ihlalinde suç ortağıydı.)
  5. The politician was accused of being complicit in the bribery scheme. (Politikacı rüşvet şemasında suç ortaklığı yapmakla suçlandı.)
  6. They were all complicit in the conspiracy. (Hepsi komploda suç ortağıydı.)
  7. The lawyer argued that his client was not complicit in the crime. (Avukat, müvekkilinin suç ortağı olmadığını savundu.)
  8. She was afraid of being seen as complicit in the scam. (Dolandırıcılıkta suç ortağı olarak görülmekten korkuyordu.)
  9. The company’s management was complicit in the environmental damage. (Şirketin yönetimi çevresel hasarda suç ortağıydı.)
  10. The accomplice was complicit in the robbery. (Suç ortağı, soygunda suç ortağıydı.)
  11. The witness was accused of being complicit in the murder. (Tanık cinayette suç ortaklığı yapmakla suçlandı.)
  12. The journalist was accused of being complicit in spreading false information. (Gazeteci yanlış bilgi yaymakta suç ortağı olmakla suçlandı.)
  13. The teacher was complicit in the students cheating on the exam. (Öğretmen sınavda öğrencilerin kopya çekmesinde suç ortağıydı.)
  14. The company was complicit in the exploitation of workers. (Şirket, işçilerin sömürülmesinde suç ortağıydı.)
  15. The police officer was accused of being complicit in the cover-up of the crime. (Polis memuru suçun örtbas edilmesinde suç ortağı olmakla suçlandı.)
  16. The government was complicit in the torture of political prisoners. (Hükümet siyasi mahkumların işkence görmesinde suç ortağıydı.)
  17. The doctor was complicit in the illegal prescription of drugs. (Doktor, yasadışı ilaç reçetelemede suç ortağıydı.)
  18. The company was complicit in the discrimination against minority employees. (Şirket azınlık çalışanlara karşı ayrımcılıkta suç ortağıydı.)
  19. The politician was accused of being complicit in the genocide. (Politikacı soykırımda suç ortaklığı yapmakla su
  1. The company’s board members were complicit in the embezzlement of funds. (Şirketin yönetim kurulu üyeleri fonların zimmetine para geçirmede suç ortağıydı.)

Türkçe karşılıkları:

  1. Şirketin fonlarının çalınmasında suç ortağıydı.
  2. Yasadışı faaliyette suç ortağı olmayı reddetti.
  3. Hükümet skandalın örtbas edilmesinde suç ortağıydı.
  4. Çalışan veri ihlalinde suç ortağıydı.
  5. Politikacı rüşvet şemasında suç ortaklığı yapmakla suçlandı.
  6. Hepsi komploda suç ortağıydı.
  7. Avukat, müvekkilinin suç ortağı olmadığını savundu.
  8. Dolandırıcılıkta suç ortağı olarak görülmekten korkuyordu.
  9. Şirketin yönetimi çevresel hasarda suç ortağıydı.
  10. Suç ortağı, soygunda suç ortağıydı.
  11. Tanık cinayette suç ortaklığı yapmakla suçlandı.
  12. Gazeteci yanlış bilgi yaymakta suç ortağı olmakla suçlandı.
  13. Öğretmen sınavda öğrencilerin kopya çekmesinde suç ortağıydı.
  14. Şirket, işçilerin sömürülmesinde suç ortağıydı.
  15. Polis memuru suçun örtbas edilmesinde suç ortağı olmakla suçlandı.
  16. Hükümet siyasi mahkumların işkence görmesinde suç ortağıydı.
  17. Doktor, yasadışı ilaç reçetelemede suç ortağıydı.
  18. Şirket azınlık çalışanlara karşı ayrımcılıkta suç ortağıydı.
  19. Politikacı soykırımda suç ortaklığı yapmakla suçlandı.
  20. Şirketin yönetim kurulu üyeleri fonların zimmetine para geçirmede suç ortağıydı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.