Complacently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Complacently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Complacently Nedir?

Complacently, bir durum veya başarıya karşı aşırı derecede kendine güvenen ve rahat olan kişileri ifade eden bir sıfatdır. Bu kişiler, durumun risklerini veya olası sorunları görmezden gelerek kendi başarılarına çok fazla güvenirler.

Örnek Cümleler:

  1. He complacently believed that he would win the game without even trying. (O, oyunu denemeden bile kazanacağına kendine güvenle inandı.)
  2. She complacently assumed that her boss was impressed with her work. (Patronunun işiyle etkilendiğini kendine güvenle varsaydı.)
  3. The company complacently neglected the potential risks of the new product. (Şirket, yeni ürünün potansiyel risklerini göz ardı ederek kendine güvenle hareket etti.)
  4. He complacently ignored the advice of his colleagues and made a costly mistake. (Meslektaşlarının tavsiyelerini göz ardı ederek kendine güvenle hareket etti ve pahalı bir hata yaptı.)
  5. She complacently believed that she was the best candidate for the job. (O, iş için en iyi aday olduğuna kendine güvenle inandı.)
  6. The team complacently celebrated their small lead in the first half of the game. (Takım, oyunun ilk yarısında küçük bir öne geçişi kutlamaya kendine güvenle başladı.)
  7. He complacently assumed that his investments would always bring him profit. (Yatırımlarının her zaman kendisine kar getireceğine kendine güvenle varsaydı.)
  8. She complacently ignored the warnings about the potential danger of the situation. (Durumun potansiyel tehlikesi hakkındaki uyarıları göz ardı ederek kendine güvenle hareket etti.)
  9. The company complacently continued to use outdated technology despite its inefficiency. (Verimsizliğine rağmen, şirket eski teknolojileri kendine güvenle kullanmaya devam etti.)
  10. He complacently believed that he could handle the project on his own without any help. (Yardımsız projeyi tek başına yönetebileceğine kendine güvenle inandı.)
  11. She complacently assumed that her relationships would always be stable and easy. (İlişkilerinin her zaman istikrarlı ve kolay olacağına kendine güvenle varsaydı.)
  12. The team complacently underestimated their opponent and lost the game. (Rakiplerini küçümsedikleri için, takım maçı kaybetti.)
  13. He complacently ignored the warnings about the environmental impact of his actions. (Eylemlerinin çevresel etkisi hakkındaki uyarıları göz ardı ederek kendine güvenle hareket etti.)
  14. She complacently believed that her talent alone would guarantee her success. (Sadece yeteneğinin başarısını garanti edeceğine kendine güvenle inandı.)
  15. The

company complacently ignored the changing market trends and suffered losses. (Değişen piyasa trendlerini göz ardı ederek, şirket zararlar yaşadı.)
16. He complacently assumed that his position in the company was secure and didn’t work as hard as he should have. (Şirketteki pozisyonunun güvende olduğunu varsayarak, gerektiği kadar çalışmadı.)

  1. She complacently ignored the feedback from her customers and lost their loyalty. (Müşterilerinden gelen geri bildirimleri göz ardı ederek, sadakatlerini kaybetti.)
  2. The team complacently believed that their previous successes would ensure their victory in the current match. (Önceki başarılarının, şimdiki maçta zaferlerini garanti edeceğine kendine güvenle inandılar.)
  3. He complacently dismissed the concerns of his colleagues, only to realize later that they were right. (Meslektaşlarının endişelerini aldırmayarak, daha sonra haklı olduklarını fark etti.)
  4. She complacently assumed that her health would always be good and neglected to take care of herself. (Sağlığının her zaman iyi olacağına kendine güvenle varsayarak, kendine bakım yapmayı ihmal etti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.