Companion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Companion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Companion Nedir?

Companion, Türkçede “refakatçi, yol arkadaşı” gibi anlamlara gelir. İngilizce kullanımında ise daha geniş bir anlamda kullanılır ve birlikte vakit geçirilen herhangi bir kişi ya da hayvanı ifade edebilir.

Örnek Cümleler:

  1. I always take my dog as my companion when I go hiking. (Yürüyüşe çıktığımda her zaman köpeğimi yol arkadaşı olarak yanıma alırım.)
  2. He found a great companion in his new roommate. (Yeni ev arkadaşında harika bir yol arkadaşı buldu.)
  3. She is the perfect companion for a night out. (Dışarıda vakit geçirmek için mükemmel bir refakatçidir.)
  4. I brought my book as my companion for the long flight. (Uzun uçuşta yol arkadaşım olarak kitabımı getirdim.)
  5. Many elderly people feel lonely and could benefit from a companion. (Birçok yaşlı insan yalnızlık hisseder ve bir refakatçiden faydalanabilir.)
  6. She hired a companion to help her during her recovery from surgery. (Ameliyat sonrası iyileşme sürecinde ona yardımcı olması için bir refakatçi tuttu.)
  7. His little sister was his constant companion growing up. (Büyürken küçük kız kardeşi onun sürekli refakatçisiydi.)
  8. He enjoys playing chess with his companion. (Refakatçisiyle satranç oynamaktan keyif alıyor.)
  9. They adopted a rescue dog as their companion. (Bir kurtarma köpeğini refakatçi olarak benimsediler.)
  10. She always brings her camera as her companion when she travels. (Seyahat ettiğinde her zaman fotoğraf makinesini refakatçi olarak yanında getirir.)
  11. The elderly man enjoyed talking to his companion during their daily walks. (Yaşlı adam, günlük yürüyüşleri sırasında refakatçisiyle konuşmaktan keyif aldı.)
  12. They hired a companion to accompany their mother on her trip. (Annesinin seyahatinde yanında refakatçi olması için birini tuttular.)
  13. The astronaut had a robotic companion during his long space mission. (Astronot uzun uzay görevi sırasında bir robot refakatçiye sahipti.)
  14. He enjoyed having a companion to share his passion for music with. (Müzik tutkusunu paylaşmak için bir refakatçiye sahip olmaktan keyif aldı.)
  15. The little girl’s teddy bear was her constant companion. (Küçük kızın ayıcığı onun sürekli refakatçisiydi.)
  16. The hiker’s companion helped him navigate through the dense forest. (Yürüyüşçünün refakatçisi yoğun ormanda ilerlemesine yardımcı oldu.)
  17. The soldier’s dog served as his companion during his deployment. (Askerin köpeği, görev süres

i boyunca onun refakatçisi olarak hizmet etti.)
18. She found a great companion in her therapy dog. (Terapi köpeğinde harika bir refakatçi buldu.)

  1. He hired a companion to keep his mother company while he was at work. (İşteyken annesine refakat etmesi için birini tuttu.)
  2. The young girl’s imagination made her stuffed animals her loyal companions. (Küçük kızın hayal gücü onun peluş hayvanlarını sadık refakatçileri haline getirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.