Combative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Combative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Combative İle İlgili Cümleler

Combative, çatışmaya veya mücadeleye hazır ve istekli anlamına gelir. Aşağıda combative kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır.

  1. He has a combative attitude towards anyone who challenges his authority. (Otoritesini sorgulayan herkese karşı mücadeleci bir tavır sergiliyor.)
  2. The team’s combative spirit helped them win the game. (Takımın mücadeleci ruhu, maçı kazanmalarına yardımcı oldu.)
  3. She was in a combative mood after her argument with her boss. (Patronuyla yaşadığı tartışmadan sonra mücadeleci bir ruh hali içindeydi.)
  4. The combative tone of the debate made it difficult for the audience to follow. (Debattaki mücadeleci ton, izleyicilerin takip etmesini zorlaştırdı.)
  5. His combative nature often led to conflicts with his peers. (Mücadeleci doğası, sık sık akranlarıyla çatışmalara neden oldu.)
  6. The boxer’s combative stance showed that he was ready to fight. (Boksörün mücadeleci duruşu, savaşmaya hazır olduğunu gösterdi.)
  7. The company’s combative strategy helped them survive the economic downturn. (Şirketin mücadeleci stratejisi, ekonomik durgunluğu atlatmalarına yardımcı oldu.)
  8. The combative relationship between the two countries led to a long-standing conflict. (İki ülke arasındaki mücadeleci ilişki, uzun süredir devam eden bir çatışmaya neden oldu.)
  9. She has a combative personality and often gets into arguments with her friends. (Mücadeleci bir kişiliği var ve sık sık arkadaşlarıyla tartışmalara giriyor.)
  10. The combative atmosphere at the meeting made it difficult for constructive discussions to take place. (Toplantıdaki mücadeleci atmosfer, yapıcı tartışmaların gerçekleşmesini zorlaştırdı.)
  11. His combative style of play made him a valuable member of the team. (Mücadeleci oyun tarzı, onu takımın değerli bir üyesi haline getirdi.)
  12. The coach’s combative approach motivated the players to work harder. (Antrenörün mücadeleci yaklaşımı, oyuncuları daha sıkı çalışmaya teşvik etti.)
  13. The combative nature of the sport makes it popular among spectators. (Sporun mücadeleci doğası, seyirciler arasında popülerlik kazandırdı.)
  14. The combative exchange between the two politicians was caught on camera. (İki politikacı arasındaki mücadeleci değişim, kameraya yakalandı.)
  15. The combative spirit of the protesters showed their determination to achieve their goals. (Protestocuların mücadeleci ruhu, hedeflerine ulaşmak için kararlı olduklarını gösterdi.)
  16. The combative nature of the negotiations made

it difficult to reach a compromise. (Müzakerelerin mücadeleci doğası, bir uzlaşmaya varmayı zorlaştırdı.)
17. His combative behavior towards his colleagues resulted in him being fired. (Meslektaşlarına karşı mücadeleci davranışları, işten çıkarılmasına neden oldu.)

  1. The combative tone of his speech alienated some members of the audience. (Konuşmasındaki mücadeleci ton, izleyicilerin bazılarını uzaklaştırdı.)
  2. The combative culture of the organization made it difficult for new employees to fit in. (Kuruluşun mücadeleci kültürü, yeni çalışanların uyum sağlamasını zorlaştırdı.)
  3. Her combative approach to problem-solving often led to creative solutions. (Sorun çözme konusundaki mücadeleci yaklaşımı, sık sık yaratıcı çözümlere yol açtı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.