Combative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Combative İle İlgili Cümleler
Combative, çatışmaya veya mücadeleye hazır ve istekli anlamına gelir. Aşağıda combative kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır.
- He has a combative attitude towards anyone who challenges his authority. (Otoritesini sorgulayan herkese karşı mücadeleci bir tavır sergiliyor.)
- The team’s combative spirit helped them win the game. (Takımın mücadeleci ruhu, maçı kazanmalarına yardımcı oldu.)
- She was in a combative mood after her argument with her boss. (Patronuyla yaşadığı tartışmadan sonra mücadeleci bir ruh hali içindeydi.)
- The combative tone of the debate made it difficult for the audience to follow. (Debattaki mücadeleci ton, izleyicilerin takip etmesini zorlaştırdı.)
- His combative nature often led to conflicts with his peers. (Mücadeleci doğası, sık sık akranlarıyla çatışmalara neden oldu.)
- The boxer’s combative stance showed that he was ready to fight. (Boksörün mücadeleci duruşu, savaşmaya hazır olduğunu gösterdi.)
- The company’s combative strategy helped them survive the economic downturn. (Şirketin mücadeleci stratejisi, ekonomik durgunluğu atlatmalarına yardımcı oldu.)
- The combative relationship between the two countries led to a long-standing conflict. (İki ülke arasındaki mücadeleci ilişki, uzun süredir devam eden bir çatışmaya neden oldu.)
- She has a combative personality and often gets into arguments with her friends. (Mücadeleci bir kişiliği var ve sık sık arkadaşlarıyla tartışmalara giriyor.)
- The combative atmosphere at the meeting made it difficult for constructive discussions to take place. (Toplantıdaki mücadeleci atmosfer, yapıcı tartışmaların gerçekleşmesini zorlaştırdı.)
- His combative style of play made him a valuable member of the team. (Mücadeleci oyun tarzı, onu takımın değerli bir üyesi haline getirdi.)
- The coach’s combative approach motivated the players to work harder. (Antrenörün mücadeleci yaklaşımı, oyuncuları daha sıkı çalışmaya teşvik etti.)
- The combative nature of the sport makes it popular among spectators. (Sporun mücadeleci doğası, seyirciler arasında popülerlik kazandırdı.)
- The combative exchange between the two politicians was caught on camera. (İki politikacı arasındaki mücadeleci değişim, kameraya yakalandı.)
- The combative spirit of the protesters showed their determination to achieve their goals. (Protestocuların mücadeleci ruhu, hedeflerine ulaşmak için kararlı olduklarını gösterdi.)
- The combative nature of the negotiations made
it difficult to reach a compromise. (Müzakerelerin mücadeleci doğası, bir uzlaşmaya varmayı zorlaştırdı.)
17. His combative behavior towards his colleagues resulted in him being fired. (Meslektaşlarına karşı mücadeleci davranışları, işten çıkarılmasına neden oldu.)
- The combative tone of his speech alienated some members of the audience. (Konuşmasındaki mücadeleci ton, izleyicilerin bazılarını uzaklaştırdı.)
- The combative culture of the organization made it difficult for new employees to fit in. (Kuruluşun mücadeleci kültürü, yeni çalışanların uyum sağlamasını zorlaştırdı.)
- Her combative approach to problem-solving often led to creative solutions. (Sorun çözme konusundaki mücadeleci yaklaşımı, sık sık yaratıcı çözümlere yol açtı.)
Hemen Yorum Yaz