Coherent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Coherent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Coherent Nedir?

Coherent, uyumlu, tutarlı, birleşik anlamlarına gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The speaker delivered a coherent speech that impressed the audience. (Konuşmacı, izleyicileri etkileyen tutarlı bir konuşma yaptı.)
2. The company’s marketing strategy was not coherent, which resulted in a loss of sales. (Şirketin pazarlama stratejisi uyumlu değildi, bu da satış kaybına neden oldu.)
3. She was able to write a coherent essay on the topic, demonstrating her understanding of the subject. (Konu hakkında tutarlı bir makale yazabildi ve konuyu anladığını gösterdi.)
4. The team’s coherent efforts led to the successful completion of the project. (Takımın uyumlu çabaları, projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasına yol açtı.)
5. The book lacked a coherent plot, making it difficult for readers to follow. (Kitap tutarlı bir konuya sahip değildi, bu da okuyucuların takibini zorlaştırdı.)
6. The professor’s lecture was coherent and easy to follow, even for students with limited knowledge of the subject. (Profesörün dersi tutarlıydı ve konuya sınırlı bilgisi olan öğrenciler için bile takip etmesi kolaydı.)
7. The company’s financial statements were not coherent, raising suspicions of fraudulent activity. (Şirketin mali tabloları uyumlu değildi ve dolandırıcılık faaliyeti şüpheleri uyandırdı.)
8. The artist’s exhibition showcased a coherent collection of paintings with a common theme. (Sanatçının sergisi, ortak bir tema taşıyan tutarlı bir resim koleksiyonunu sergiledi.)
9. The team’s coherent communication was crucial in achieving their goals. (Takımın uyumlu iletişimi, hedeflerine ulaşmada önemliydi.)
10. The politician failed to deliver a coherent message, leading to confusion among voters. (Politikacı, uyumlu bir mesaj veremeyerek seçmenler arasında karışıklığa neden oldu.)
11. The film’s coherent storyline kept the audience engaged from beginning to end. (Filmin tutarlı hikayesi, izleyicileri baştan sona kadar ilgilendirdi.)
12. The coach’s coherent instructions helped the team win the game. (Antrenörün uyumlu talimatları, takımın maçı kazanmasına yardımcı oldu.)
13. The project lacked a coherent structure, leading to delays and confusion. (Proje, uyumlu bir yapıya sahip olmadığı için gecikmelere ve karışıklığa neden oldu.)
14. The musician’s coherent performance received a standing ovation from the audience. (Müzisyenin tutarlı performansı, izleyicilerden ayakta alkış aldı.)
15. The novel had a coherent theme that ran throughout the entire book. (Roman, tüm kitap boyunca devam eden tutarlı bir temaya sahipt

16. The committee’s report was coherent and provided clear recommendations for improving the organization’s operations. (Komitenin raporu tutarlıydı ve kuruluşun işleyişini iyileştirmek için net öneriler sunuyordu.)
17. The speaker’s coherent arguments convinced the audience to support the proposed legislation. (Konuşmacının tutarlı argümanları, izleyicileri önerilen yasayı desteklemeye ikna etti.)
18. The team’s coherent approach to problem-solving enabled them to find a solution quickly. (Takımın problem çözme konusunda tutarlı yaklaşımı, çözümü hızlı bir şekilde bulmalarını sağladı.)
19. The professor’s lectures were always coherent and well-organized, making it easy for students to take notes. (Profesörün dersleri her zaman tutarlı ve iyi organize edilmişti, bu da öğrencilerin not almalarını kolaylaştırdı.)
20. The company’s coherent branding strategy helped to establish a strong and consistent image in the marketplace. (Şirketin uyumlu marka stratejisi, piyasada güçlü ve tutarlı bir imaj oluşturmaya yardımcı oldu.)