Circumnavigate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Circumnavigate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Circumnavigate

Circumnavigate, “dünya üzerindeki bir yeri çevreleyerek tam bir tur atmak” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. Magellan was the first person to circumnavigate the world. (Magellan dünyayı çevreleyen ilk kişiydi.)
2. The ship’s crew was able to circumnavigate the globe in just 80 days. (Geminin mürettebatı dünyayı sadece 80 günde dolaşabildi.)
3. We plan to circumnavigate the entire island by boat. (Adanın tamamını tekneyle çevrelemeyi planlıyoruz.)
4. It took the airplane less than 24 hours to circumnavigate the Earth. (Uçak, dünyayı çevrelemek için 24 saatten az bir süre gerektirdi.)
5. The explorer set out to circumnavigate the Arctic Ocean. (Kaşif, Arktik Okyanusu çevrelemek için yola çıktı.)
6. The yacht will circumnavigate the Caribbean Sea. (Yat Karayipler Denizi’ni çevreleyecek.)
7. The adventurer hopes to circumnavigate the Antarctic continent. (Macera sever Antarktika kıtasını çevrelemeyi umuyor.)
8. The solo sailor circumnavigated the globe without any assistance. (Tek başına seyreden denizci, herhangi bir yardım almadan dünyayı çevreledi.)
9. They decided to circumnavigate the lake on foot. (Gölü yürüyerek çevrelemeye karar verdiler.)
10. The expedition aims to circumnavigate the Amazon River. (Keşif ekibi, Amazon Nehri’ni çevrelemeyi amaçlıyor.)
11. The cyclist plans to circumnavigate the world on his bike. (Bisikletçi, dünyayı bisikletiyle çevrelemeyi planlıyor.)
12. The astronauts circumnavigated the moon during their mission. (Astronotlar, görevleri sırasında ayı çevrelediler.)
13. The kayakers will attempt to circumnavigate the island chain. (Kayakerlar, adalar zincirini çevrelemeye çalışacaklar.)
14. The team was able to circumnavigate the desert in just four days. (Takım, çölü sadece dört günde çevreleyebildi.)
15. The catamaran is designed to circumnavigate the world’s oceans. (Katamaran, dünya okyanuslarını çevrelemek için tasarlandı.)
16. The traveler plans to circumnavigate the Mediterranean by train. (Yolcu, Akdeniz’i trenle çevrelemeyi planlıyor.)
17. The pilot circumnavigated the storm and safely landed the plane. (Pilot, fırtınayı çevreleyerek uçağı güvenli bir şekilde indirdi.)
18. The runners will attempt to circumnavigate the city by running the perimeter. (Koşucular, şehri çevreleyerek etrafını koşarak çevrelemeye çalışacaklar.)
19. The submarine will attempt to circumnavigate the world’s oceans underwater. (Denizaltı, dünya okyanus

larını su altında çevrelemeye çalışacak.)
20. The adventurer successfully circumnavigated the South Pole on skis. (Macera sever, kayaklarıyla Güney Kutbu’nu başarılı bir şekilde çevreledi.)