Choosy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Choosy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Choosy

Choosy, “seçici” anlamına gelen bir sıfattır. Bu kelime, seçim yaparken titiz olan ve herhangi bir şeyi kabul etmeyen kişileri tanımlamak için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. She’s very choosy when it comes to food. (O, yemek konusunda çok seçici.)
2. He’s so choosy that he rejected every option we gave him. (O kadar seçici ki, ona sunduğumuz her seçeneği reddetti.)
3. I’m not that choosy, I just want something to eat. (Ben o kadar seçici değilim, sadece bir şeyler yemek istiyorum.)
4. She’s quite choosy about the people she hangs out with. (O, takıldığı insanlar konusunda oldukça seçici.)
5. He’s too choosy to settle for anything less than the best. (O kadar seçici ki, en iyisinden daha azına razı olamaz.)
6. I’m not choosy when it comes to clothes, as long as they’re comfortable. (Kıyafetler konusunda seçici değilim, sadece rahat olsunlar yeter.)
7. She’s so choosy that she spent hours picking out the perfect dress. (O kadar seçici ki, mükemmel elbiseyi seçmek için saatler harcadı.)
8. He’s very choosy about the books he reads. (O, okuduğu kitaplar konusunda çok seçici.)
9. I’m not choosy when it comes to music, I like all genres. (Müzik konusunda seçici değilim, tüm tarzları seviyorum.)
10. She’s choosy about the brands she wears. (O, giydiği markalar konusunda seçici.)
11. He’s too choosy to settle for anything mediocre. (O kadar seçici ki, orta halli bir şeye razı olamaz.)
12. I’m choosy about the restaurants I go to. (Gittiğim restoranlar konusunda seçiciyim.)
13. She’s choosy about the people she dates. (Çıktığı insanlar konusunda seçici.)
14. He’s so choosy that he ended up not buying anything. (O kadar seçici ki, hiçbir şey almamaya karar verdi.)
15. I’m not choosy about the color, as long as it’s not too bright. (Renk konusunda seçici değilim, sadece çok parlak olmasın yeter.)
16. She’s choosy about the movies she watches. (İzlediği filmler konusunda seçici.)
17. He’s too choosy to settle for anything less than perfect. (O kadar seçici ki, mükemmeliyetten daha azına razı olamaz.)
18. I’m choosy about the people I let into my life. (Hayatıma soktuğum insanlar konusunda seçiciyim.)
19. She’s very choosy when it comes to jewelry. (Mücevher konusunda çok se

çici, seçtiği takıların kalitesine ve tarzına dikkat ediyor.)
20. He’s choosy about the cars he drives. (Sürdüğü arabalar konusunda seçici.)

(Türkçe çeviriler kalın ve kırmızı yazılmıştır.)