Charm İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Charm İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Charm İle İlgili Cümleler

Charm, “çekicilik” veya “büyüleyici bir özellik” anlamına gelir.

  1. She has a charm that draws people to her. (Onun çekiciliği insanları kendine çekiyor.)
  2. The town’s old buildings have a certain charm. (Kentin eski binaları belirli bir çekiciliğe sahiptir.)
  3. The magician used his charm to make the audience laugh. (Sihirbaz seyircileri güldürmek için büyüleyici özelliğini kullandı.)
  4. The restaurant has a charming atmosphere. (Restoranın büyüleyici bir atmosferi var.)
  5. Her smile added to her charm. (Onun gülümsemesi, çekiciliğine katkıda bulundu.)
  6. The little girl had a charming personality. (Küçük kızın büyüleyici bir kişiliği vardı.)
  7. The garden’s charm is its tranquility. (Bahçenin çekiciliği, sakinliğidir.)
  8. The singer’s charm captivated the audience. (Şarkıcının büyüleyici özelliği, seyircileri etkisi altına aldı.)
  9. The painting has a certain charm that is hard to describe. (Tabloda belirli bir çekicilik vardır, tanımlaması zordur.)
  10. His sense of humor is part of his charm. (Onun mizah anlayışı, çekiciliğinin bir parçasıdır.)
  11. The beach has a charm that is hard to resist. (Plajın direnilemeyen bir çekiciliği vardır.)
  12. The old man had a charm that was endearing. (Yaşlı adamın hoşgörüyle karşılanan bir çekiciliği vardı.)
  13. Her grace and poise added to her charm. (Onun zarafeti ve duruşu, çekiciliğine katkıda bulundu.)
  14. The hotel’s charm lies in its simplicity. (Otelin çekiciliği, sadeliğinde yatmaktadır.)
  15. The antique shop had a certain charm for collectors. (Antikacı koleksiyoncular için belirli bir çekiciliğe sahipti.)
  16. The town’s charm is in its history. (Kentin çekiciliği, tarihindedir.)
  17. The movie’s charm was in its unexpected plot twists. (Filmin büyüleyici özelliği, beklenmedik senaryo düğümlerindeydi.)
  18. The cat’s playful charm won over the family. (Kedinin oynak çekiciliği, aileyi kazandı.)
  19. The bakery’s charm was its delicious aroma. (Fırının çekiciliği, lezzetli kokusundaydı.)
  20. The dancer’s charm was in her fluid movements. (Dansçının büyüleyici özelliği, akıcı hareketlerindeydi.)
  1. The city’s charm lies in its diversity. (Şehrin çekiciliği, çeşitliliğindedir.)
  2. The singer’s voice had a charm that was unique. (Şarkıcının sesi, eşsiz bir çekiciliğe sahipti.)
  3. The antique necklace had a charm that was irresistible. (Antika kolyenin direnilemez bir çekiciliği vardı.)
  4. The book’s charm was in its vivid descriptions. (Kitabın büyüleyici özelliği, canlı betimlemelerindeydi.)
  5. The restaurant’s charm was its friendly staff. (Restoranın çekiciliği, dostane personelindeydi.)
  6. The painting had a charm that was calming. (Tablonun büyüleyici özelliği, yatıştırıcıydı.)
  7. The town’s charm was in its quaint architecture. (Kentin çekiciliği, eski moda mimarisindeydi.)
  8. The actor’s charm was in his confident demeanor. (Oyuncunun büyüleyici özelliği, kendinden emin tavırlarındaydı.)
  9. The garden’s charm was its colorful blooms. (Bahçenin çekiciliği, renkli çiçeklerindeydi.)
  10. The resort’s charm was in its stunning views. (Tatil köyünün çekiciliği, muhteşem manzaralarındaydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.