Certitude İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Certitude İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Certitude (kesinlik) nedir?

Certitude, bir şeyin kesin, şüphesiz ve net olarak bilinmesi veya kabul edilmesidir.

1. I have certitude that I locked the door before leaving the house. (Evin kapısını çıkmadan önce kilitlediğime kesinlikle eminim.)
2. The scientist spoke with certitude about the results of the experiment. (Bilim adamı deneyin sonuçları hakkında kesin bir şekilde konuştu.)
3. She stated her opinion with certitude. (Fikrini kesinlikle belirtti.)
4. He lacked certitude in his decision-making, often second-guessing himself. (Karar verme konusunda kesin olmayan, kendisine sık sık güvenmeyen biriydi.)
5. The team had certitude in their strategy and executed it flawlessly. (Ekip stratejilerinde kesinlikle emindi ve hatasız bir şekilde uyguladılar.)
6. She has certitude in her abilities and knows she can succeed. (Yeteneklerine kesin bir şekilde inanıyor ve başarılı olabileceğini biliyor.)
7. The lawyer spoke with certitude about the case. (Avukat davadaki konuda kesin bir şekilde konuştu.)
8. He expressed his beliefs with certitude, but was open to hearing opposing viewpoints. (İnançlarını kesin bir şekilde ifade etti, ancak karşıt görüşleri dinlemeye açıktı.)
9. The witness testified with certitude that he saw the defendant at the scene of the crime. (Tanık, sanığın suç mahallinde gördüğüne kesin bir şekilde tanıklık etti.)
10. She had certitude in her decision to quit her job and start her own business. (İşinden ayrılıp kendi işini kurma kararında kesinlikle emindi.)
11. The CEO spoke with certitude about the company’s future plans. (CEO, şirketin gelecek planları hakkında kesin bir şekilde konuştu.)
12. He lacked certitude in his own abilities and often doubted himself. (Kendi yetenekleri konusunda kesin olmayan ve sık sık kendine güvenmeyen biriydi.)
13. She had certitude in her decision to move to a new city for a job opportunity. (İş fırsatı için yeni bir şehre taşınma kararında kesinlikle emindi.)
14. The teacher spoke with certitude about the subject matter. (Öğretmen konuyla ilgili kesin bir şekilde konuştu.)

style=”color:blue; font-weight:bold;”>He had certitude in his belief that hard work and dedication would lead to success. (Sıkı çalışma ve özverinin başarıya götüreceğine olan inancında kesinlikle emindi.)
16. The politician spoke with certitude about their plans for improving the economy. (Politikacı ekonomiyi geliştirmek için planları hakkında kesin bir şekilde konuştu.)

17. The doctor spoke with certitude about the treatment plan for the patient. (Doktor hastanın tedavi planı hakkında kesin bir şekilde konuştu.)
18. She lacked certitude in her decision and sought advice from others. (Kararında kesin olmayan ve başkalarından tavsiye arayan biriydi.)
19. The athlete had certitude in their training and felt confident going into the competition. (Antrenmanlarına kesin bir şekilde inanıyordu ve yarışmaya güvenle girdi.)
20. The scientist spoke with certitude about the safety of the new drug. (Bilim adamı yeni ilacın güvenliği hakkında kesin bir şekilde konuştu.)