Cautionary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cautionary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cautionary Nedir?


Cautionary, uyarıcı ya da dikkatli olunması gerektiğini belirtmek için kullanılan bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

  1. Cautionary tales are often used to teach children moral lessons. (Uyarıcı masallar genellikle çocuklara ahlaki dersler vermek için kullanılır.)
  2. We need to take a cautionary approach when investing our money. (Paralarımızı yatırırken dikkatli bir yaklaşım benimsemeliyiz.)
  3. The doctor’s cautionary advice helped prevent the spread of the virus. (Doktorun uyarıcı tavsiyesi virüsün yayılmasını önlemeye yardımcı oldu.)
  4. The company issued a cautionary statement warning investors of potential losses. (Şirket, yatırımcıları potansiyel kayıplar konusunda uyararak bir uyarıcı açıklama yayınladı.)
  5. The police issued a cautionary alert to warn people about a dangerous criminal on the loose. (Polis, sokaklarda tehlikeli bir suçlu olduğu konusunda insanları uyararak bir uyarı yayınladı.)
  6. We should approach this situation with a cautionary attitude to avoid any potential problems. (Potansiyel herhangi bir problemi önlemek için bu duruma uyarıcı bir tutumla yaklaşmalıyız.)
  7. His cautionary behavior prevented him from getting into any trouble. (Uyarıcı davranışı, herhangi bir sorun yaşamamasını sağladı.)
  8. It’s always a good idea to be cautionary when giving out personal information online. (Çevrimiçi olarak kişisel bilgi verirken her zaman dikkatli olmak iyi bir fikirdir.)
  9. The warning signs were cautionary reminders to be careful while driving. (Uyarı levhaları, araba kullanırken dikkatli olmaya dair uyarıcı hatırlatmalardı.)
  10. The cautionary measures taken by the government helped control the spread of the disease. (Hükümetin aldığı uyarıcı önlemler hastalığın yayılmasını kontrol altına almaya yardımcı oldu.)
  11. The company’s cautionary approach to expansion prevented it from overextending itself. (Genişlemeye uyarıcı yaklaşımı, şirketin kendini aşırı germe durumunu önledi.)
  12. She gave him a cautionary look, warning him to be careful. (Dikkatli olması için onu uyararak ona uyarıcı bir bakış attı.)
  13. The airline issued a

style=color:blue>cautionary announcement, advising passengers to remain seated during turbulence. (Hava yolu şirketi, yolculara türbülans sırasında oturmuş kalmalarını tavsiye eden bir uyarıcı duyuru yaptı.)
14. The company’s cautionary approach to hiring new employees helped them avoid costly mistakes. (Yeni çalışanları işe alırken uyarıcı bir yaklaşım benimsemek, şirketin maliyetli hatalardan kaçınmasına yardımcı oldu.)

  1. The teacher gave the class a cautionary warning about the dangers of cheating. (Öğretmen sınıfa, hile yapmanın tehlikeleri konusunda bir uyarıcı uyarı verdi.)
  2. The cautionary tone of his voice suggested that he was not entirely convinced. (Ses tonundaki uyarıcı ton, tamamen ikna olmadığını düşündürdü.)
  3. The parents gave their children cautionary advice about the dangers of talking to strangers. (Ebeveynler, yabancılarla konuşmanın tehlikeleri hakkında çocuklarına uyarıcı tavsiyeler verdiler.)
  4. The bank’s cautionary measures helped prevent fraudulent activity on their customers’ accounts. (Bankanın uyarıcı önlemleri, müşterilerinin hesaplarında dolandırıcılık faaliyetlerini önlemeye yardımcı oldu.)
  5. The government issued a cautionary statement advising citizens to take precautions during a natural disaster. (Hükümet, doğal afet sırasında önlem almalarını vatandaşlara tavsiye eden bir uyarıcı açıklama yayınladı.)
  6. The cautionary approach taken by the construction company helped ensure worker safety. (İnşaat şirketinin uyarıcı yaklaşımı, işçi güvenliğinin sağlanmasına yardımcı oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.