Carry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Carry
Carry kelimesinin Türkçe anlamı “taşımak”tır. Aşağıda, “carry” kelimesinin 20 örnek cümlesi ve Türkçe karşılıkları yer almaktadır:
- I need to carry my backpack to school. (Okula sırt çantamı taşımam lazım.)
- Can you help me carry this heavy box? (Bu ağır kutuyu taşımama yardım eder misin?)
- She always carries a water bottle with her. (O, her zaman yanında bir su şişesi taşır.)
- The airplane can carry up to 300 passengers. (Uçak, 300 yolcuya kadar taşıyabilir.)
- The store carries a wide variety of products. (Mağaza, geniş bir ürün yelpazesi taşır.)
- I don’t have enough strength to carry this piano. (Bu piyanoyu taşımak için yeterli gücüm yok.)
- We need to carry out this experiment carefully. (Bu deneyi dikkatli bir şekilde gerçekleştirmemiz gerekiyor.)
- He likes to carry a pocket knife for protection. (O, korunmak için bir çakı taşımaktan hoşlanır.)
- The storm carried away our picnic table. (Fırtına, piknik masamızı götürdü.)
- I always carry a spare tire in my car. (Her zaman aracımda yedek bir lastik taşırım.)
- The river carries sediment downstream. (Nehir, alüvyonu aşağı doğru taşır.)
- She carried the weight of the family business on her shoulders. (O, aile işinin yükünü omuzlarında taşıdı.)
- The basket can carry up to 10 apples. (Sepet, 10 elma taşıyabilir.)
- The company plans to carry out a survey next month. (Şirket, gelecek ay bir anket gerçekleştirmeyi planlıyor.)
- The wind carried the sound of the music across the field. (Rüzgar, müziğin sesini tarlanın ötesine taşıdı.)
- The teacher will carry on with the lesson tomorrow. (Öğretmen, yarın dersi sürdürecek.)
- I forgot to carry the one in my math calculation. (Matematik hesabımda bir’i taşımayı unuttum.)
- The team needs to carry out a strategy for the game. (Takımın oyun için bir strateji uygulaması gerekiyor.)
- He carried the burden of guilt for years. (O, yıllar boyunca suçluluk yükünü taşıdı.)
- The ants can carry objects much heavier than their own weight. (Karınca, kendi ağırlığından çok daha ağır nesneler taşıyabilir.)
- We need to carry out repairs on the roof before the rainy season. (Yağışlı mevsimden önce çatıda tamirat yapmamız gerekiyor.)
- She always carries a small notebook to jot down ideas. (O, fikirleri not etmek için her zaman küçük bir defter taşır.)
- The train can carry a maximum of 500 passengers. (Tren, en fazla 500 yolcu taşıyabilir.)
- The pilot needs to carry out pre-flight checks before takeoff. (Pilot, kalkıştan önce ön uçuş kontrollerini gerçekleştirmesi gerekiyor.)
- The company carries liability insurance to protect against lawsuits. (Şirket, davalara karşı korunmak için sorumluluk sigortası taşır.)
- Can you carry this message to the boss? (Bu mesajı patrona taşıyabilir misin?)
- She always carries a first-aid kit in her car. (O, aracında her zaman bir ilk yardım çantası taşır.)
- The river carries nutrients to the ocean. (Nehir, besin maddelerini okyanusa taşır.)
- The computer can carry out complex calculations in seconds. (Bilgisayar, saniyeler içinde karmaşık hesaplamaları gerçekleştirebilir.)
- I need to carry out some research before making a decision. (Karar vermeden önce biraz araştırma yapmam gerekiyor.)
Hemen Yorum Yaz