Carry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Carry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Carry

Carry kelimesinin Türkçe anlamı “taşımak”tır. Aşağıda, “carry” kelimesinin 20 örnek cümlesi ve Türkçe karşılıkları yer almaktadır:

  1. I need to carry my backpack to school. (Okula sırt çantamı taşımam lazım.)
  2. Can you help me carry this heavy box? (Bu ağır kutuyu taşımama yardım eder misin?)
  3. She always carries a water bottle with her. (O, her zaman yanında bir su şişesi taşır.)
  4. The airplane can carry up to 300 passengers. (Uçak, 300 yolcuya kadar taşıyabilir.)
  5. The store carries a wide variety of products. (Mağaza, geniş bir ürün yelpazesi taşır.)
  6. I don’t have enough strength to carry this piano. (Bu piyanoyu taşımak için yeterli gücüm yok.)
  7. We need to carry out this experiment carefully. (Bu deneyi dikkatli bir şekilde gerçekleştirmemiz gerekiyor.)
  8. He likes to carry a pocket knife for protection. (O, korunmak için bir çakı taşımaktan hoşlanır.)
  9. The storm carried away our picnic table. (Fırtına, piknik masamızı götürdü.)
  10. I always carry a spare tire in my car. (Her zaman aracımda yedek bir lastik taşırım.)
  11. The river carries sediment downstream. (Nehir, alüvyonu aşağı doğru taşır.)
  12. She carried the weight of the family business on her shoulders. (O, aile işinin yükünü omuzlarında taşıdı.)
  13. The basket can carry up to 10 apples. (Sepet, 10 elma taşıyabilir.)
  14. The company plans to carry out a survey next month. (Şirket, gelecek ay bir anket gerçekleştirmeyi planlıyor.)
  15. The wind carried the sound of the music across the field. (Rüzgar, müziğin sesini tarlanın ötesine taşıdı.)
  16. The teacher will carry on with the lesson tomorrow. (Öğretmen, yarın dersi sürdürecek.)
  17. I forgot to carry the one in my math calculation. (Matematik hesabımda bir’i taşımayı unuttum.)
  18. The team needs to carry out a strategy for the game. (Takımın oyun için bir strateji uygulaması gerekiyor.)
  19. He carried the burden of guilt for years. (O, yıllar boyunca suçluluk yükünü taşıdı.)
  20. The ants can carry objects much heavier than their own weight. (Karınca, kendi ağırlığından çok daha ağır nesneler taşıyabilir.)
  1. We need to carry out repairs on the roof before the rainy season. (Yağışlı mevsimden önce çatıda tamirat yapmamız gerekiyor.)
  2. She always carries a small notebook to jot down ideas. (O, fikirleri not etmek için her zaman küçük bir defter taşır.)
  3. The train can carry a maximum of 500 passengers. (Tren, en fazla 500 yolcu taşıyabilir.)
  4. The pilot needs to carry out pre-flight checks before takeoff. (Pilot, kalkıştan önce ön uçuş kontrollerini gerçekleştirmesi gerekiyor.)
  5. The company carries liability insurance to protect against lawsuits. (Şirket, davalara karşı korunmak için sorumluluk sigortası taşır.)
  6. Can you carry this message to the boss? (Bu mesajı patrona taşıyabilir misin?)
  7. She always carries a first-aid kit in her car. (O, aracında her zaman bir ilk yardım çantası taşır.)
  8. The river carries nutrients to the ocean. (Nehir, besin maddelerini okyanusa taşır.)
  9. The computer can carry out complex calculations in seconds. (Bilgisayar, saniyeler içinde karmaşık hesaplamaları gerçekleştirebilir.)
  10. I need to carry out some research before making a decision. (Karar vermeden önce biraz araştırma yapmam gerekiyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.